tiyatro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tiyatro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2024 Cuma

22 Kasım Cuma

Yağmura ara vermiş güneşli bir günün ardından gelen yeni lodos fırtınasının esip savurduğu bir geceden yazıyorum.

Günlük rutin işlerin akışını hızlandıran bir heyecanımız vardı bugün, kaç zamandır gelmesini beklediğim gecede; Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü izleyeceğiz kızımla. 

Karşıya vakitli geçelim, oyun öncesi bir şeyler yeriz kararına varıyoruz. Kızım ben ısmarlayacağım diyor, çünkü geçici de olsa bir işte çalıştı ve parasını aldı, kutlamalıyız.

Oyun çok etkileyici, izlediğimize değdi, keyfimiz yerinde. Ekmekcikız'da oyun hakkında biraz daha ayrıntı olacak. 

Eve dönüş yolunda metroya ulaşana dek sert rüzgar sersemletiyor, lodos yine çıldırmış.
Metro aktarmasını yapıp tam zamanında son marmaray seferine yetişiyoruz, ohh!

Marmaray'da yıllar önce çalışma hayatından tanıştığım ve sevgiyle andığım K. hanım ve eşiyle rastlaşıyoruz, "seneden bir gün" diye takılıyorum. Geçen sene de bu sıralarda AKM'deki bir konserde rastlaşmıştık, çünkü. 



Oyun öncesi Lütfi Kırdar Salonu girişindeki terastan, lodoslu şehrin ışıklarına doğru bir bakış, 

27 Ekim 2024 Pazar

27 Ekim Pazar

Dün gece uykum çat çut bölünmeden uyuyabildim, bahtiyarım. Annem de rahat uyumuş, iki kez tuvalete kalkmış, biraz öksürmüş, fena değildi dedi.

Evde kahvaltı yapmak, annemdeki yemek işlerine dahil olmak derken öğlenden hemen sonra caddeye doğru yürüdüm.
CKM'de Nezaket Erden'in tek kişilik oyunu Sevgili Arsız Ölüm için bir aydan uzun zaman önce  alınmış iki biletin hakkını vermek üzere kızımla buluştuk. 

Oyun öncesi kahve içtik, biraz muhabbet ettik, sonra tiyatro katına Büyük Salona çıktık. 
Nezaket Erden ve Hakan Emre Ünal'ın, Latife Tekin’in  romanından uyarladığı Sevgili Arsız Ölüm – Dirmit’in  gösterimi izledik ve tüm salonla birlikte müthiş performansına hayran kaldık. 



Mahalledeki Amerikan sarmaşıkları kızarmaya başladılar.
Bugün aynı cins iki ağaç gördüm, yanyana idiler ve birisinin yaprakları sapsarı olmuşken diğeri henüz yeşildi. Doğanın oyunları işte...


31 Temmuz 2024 Çarşamba

31 Temmuz Çarşamba

Güle güle Temmuz!
Giderayak Genco'yu da götürdün ya... 
... diyecek söz bulamıyorum.
Oysa, Genco Erkal gideceği hiç aklıma gelmeyenlerden, hatta gitmeyeceğini düşündüklerimdendi.

50 yılı geçmiş olmalı, siyah beyaz televizyon yeni yeni yayılıyor, her evde yok. Hafızam beni yanıltmıyorsa, Bursa Yenişehir'de Babasultan Parkındaki kır kahvesi gazino karması açık alandaki televizyonda "Bir Deli'nin Hatıra Defteri"ni seyretmiştim, Genco Erkal tek başına oynuyordu, hayran kalmıştım. Bir de yine televizyonda izlediğim Aslan Asker Şvayk oyunu onunla anılırdı.

Daha sonraki yıllarda onu tiyatro sahnesinde (Kerem Gibi, Yalınayak Sokrates, Ben Bertolt Brecht) bir kaç kez canlı izlemek de unutulmaz anılarımdır.



Bugün,
İstanbul semalarında bir martı,
Uçuyor...

29 Şubat 2024 Perşembe

29 Şubat Perşembe

Artık yılın artık günündeyiz, dört yılda bir gelen bu fırsatı kaçırmıyorum ve yazıya merhabalardan bir demet ileterek başlıyorum. 
Aç parantez ( iki gün önce linkini verdiğim Ferhangi Şeyler oyununu izledim bitirdim, haliyle pek çok lafı yeniden dilime pelesenk oldu ) kapa parantez.
İzlediğim versiyon 1993 yılına aitmiş, oyunun Ferhan Şensoy'un günlük gazeteleri okuyup yorum yaptığı bölümünde adı geçen S. Demirel, E. İnönü, M. Yılmaz, T. Özal da  tıpkı yazarın kendisi gibi çoktan toprak oldu. Oysa o replikler havada uçuşmaya devam ediyor. Hayat, ne tuhaf...

Bu sabah kızımı Ankara'ya yolcu ettim; üniversitesini, arkadaşlarını özlemiş, bir kaç gün hasret giderip dönecek. Birlikte olmaya alışınca üç gün bile ayrılık gibi geliyor.

Şehirleri yürüyerek gezme konusundaki video izleme çalışmalarım devam ediyor, son olarak Atina'yı gezdim, gördüm ve fakat henüz Atina'da hiç bulunmamış olmaklığım nedeniyle, bu yürüyüş Edinburgh ve Prag kadar nefes kesici gelmedi. Yine de hoştu, memnunum.



Dün akşamüstü yürürken gördüğümüz gökkuşağı esintili bulut aşağı yukarı böyleydi,
Telefonla çektiğimiz fotoğraflar bir türlü gerçeğinin etkisini yansıtmadı, ne yazık ki.
Bir fikir vermesi için, olduğu kadar artık...

27 Şubat 2024 Salı

27 Şubat Salı

Önce hava durumu raporu; bugün hava güneşliydi, bununla birlikte düne göre daha serin hissediliyordu.

Öğleden sonra kardeşimle birlikte annemi sahile götürdük, Bel-Tur'un Suadiye sahilindeki tesisinde oturduk, çay içtik denize baktık. Bu noktada adaları seyrettik demem gerekirdi, ancak ve lakin bu defa seyredemedik, deniz üstü pusluydu, adalar bir hayal perdesinin arkasında gözükmekle gözükmemek arasında tereddüt ediyorlardı. 

Günün haberini sabah okudum, yine BBC'deydi. Tırnak büyüklüğündeki balıktan kaya matkabı gibi  kadar  kuvvetli, yüksek desibelli ses çıktığını anlatılıyordu.  Sabah kahvaltıda kızıma okudum, o da eğlendi haberle. Haberin tümü, doğayla, denizlerle ilgilenenlerin ilgisini çekecek sanırım. 

Bugün vereceğim diğer link Orta Oyuncuların kanalında Ferhan Şensoy'un doğum günü anısına yayınlandı. 



Suadiye sahilinde ısıtmayan kış güneşi ve denizdeki şıkır şıkır yansıması,

15 Kasım 2023 Çarşamba

15 Kasım Çarşamba

Bu sene annemin grip aşısı her seneye göre biraz gecikti. Bugün aile hekimliğine gittik ve  grip aşılarımız olduk nihayet. 
Hemşire aşıyı yaparken kolumu kastım sanırım, sonra biraz ağrıdı, bir de hafif kırıklık var üstümde. Ya da kırıklık sandığım bugün yeniden gelen lodosun sersemletme marifeti de olabilir. Neyse artık...

Hazır kardeşim ve arabası varken, aşı sonrası Bostancı'ya Malatya pazarına indik, annemin kışlık memleket erzakı ihtiyacını karşıladık; tarhana, yarma, mercimek, kayısı, üzüm, peynir aldık, eve dönüp yerleştirdik.

Öğleden sonra bir iş için Suadiye'ye indim. Dönüştü yolu biraz uzatarak Nazar pastanesine uğradım. Geçen defa profiterolde aklım kalmıştı, ne var ki niyetim kısmetimle denk düşmedi, porsiyonluk profiterol bitmişti, büyük kapta almak istemedim. Çare tükenmez, bu durumda  aklımda kalan diğer tatlıdan yana kullandım tercihimi ve fırın sütlaç aldım. Gayet lezzetliydi, tadı, kıvamı yerindeydi.

Akşamüstü büyük dayım aradı ve bu sezon beğendiğin tiyatro oyunu var mı dedi. 
Haydi bakalım! Soru çalışmadığım yerden geldi. Henüz nerede ne oynuyor haberim yok dayıcığım, bakıp bilgi vereyim dedim.
İnternette yaptığım araştırma uzadı gitti, ne çok tiyatro sahnesi, ne çok oyun varmış meğerse. Araya pandemi girince henüz o engeli kaldırmamışım aklımdan, oyunların bir kaç tanesini duymuşluğum var, gerisi mavi ekran...
Bugünkü tanışma araştırmasını tamamlayıp, en kısa zamanda bilet alma aşamasına geçmek lazım. Müessesemizin bir hizmeti olarak buraya tiyatrolar ve oyunlarla ilgili araştırma yapabileceğiniz bir link ekleyeyim. 



Lodos sonrası canlanmış açmış ve bir yağmur damlasını sahiplenmiş güz gülü, iki gün öncesinden...
.

9 Temmuz 2023 Pazar

9 Temmuz Pazar

Sabah radyoda   TRT3'de "Yüzyıllar Boyu İnsan Sesi"   programında çok sevdiğim bir eseri dinledim.
Hector Villa-Lobos'un 5 numaralı Bachianas Brasilanas süitini çaldılar. Bilin bakalım bu güzel eserin soprano partisini söyleyen kimdi?
Bilenler bilmeyenlere söylesin, ya da herkes buradan dinlesin. 
Müzik dinlemeye başlayınca bir kez, kendimi durduramıyorum.  Aynı eserin bambaşka enstrümanlarla güzel bir yorumunu daha dinlemek istersiniz belki.

Sonunda şeytanın bacağını kırdım ve "GENCO" belgeselini seyrettim. Çok ama çok güzeldi. 
Genco Erkal'ın tüm yaşam enerjisi ve içinden taşan tiyatro yapmak, tiyatroyu yaşamak ruhu,  belgeselin çekildiği pandemi döneminin donuk ortamına rağmen filme yansımıştı ve çok etkileyiciydi. 
Böyle  değerli bir sanatçının yaşadığı çağda yaşamak bile onur duyulması gereken bir durum iken, tüm olan biten, böyle durumlarda hep olduğu gibi hüzün veriyor.

Gün içinde türlü çeşitli annem için yeni yardımcı arama konuşmaları, görüşmeleri yaptım / yaptık; sonunda ambale oldum. 
Bir ilginç dünya bu, ekmek parası peşinde ev işlerinde çalışmaya koşan kadınların dünyası, o kadar çok hikaye var ki an be an yenisinin içine düşüyor insan.  
Kendimi yağmur sonrası ferahlayan  sokaklara attım, yürüdüm, biraz nefes aldım.

 

Boru çiçekleri de açmışlar,
Hele de yağmurdan sonra iyice parlamışlar...

23 Ocak 2023 Pazartesi

23 Ocak Pazartesi

* "Sanatçı Gibi Düşün" başlıklı kitabı bitirdim. 

Son bölümden bir alıntı yapayım:

"11. Son Bir Düşünce 

Eğer tüm okullar sanat okulu olmalıysa, belki tüm ofisler de sanatçı atölyelerine benzemeli. İnsanlar işyerlerine ceplerinden fırçalar taşan mavi tulumlarla gelmeli demek istemiyorum, ancak yaratıcılığı teşvik etmenin tüm iş kollan için hakiki bir hedef olduğunu düşünüyorum. 
Öyleyse iş ortamları da daha az hiyerarşik ve işbirliğine daha açık bir his vermeli Yaratıcı bir ekonomi yüksek hayal gücüyle düşünme özgürlüğüne ve kapasitesine sahip zihinleri bağımsız bireyler gereksinir."

Böyle keyifle çalışılacak işyerleri hiç fena olmazdı değil mi?

** Bugün Yıldız Kenter belgeseli "Caniko"yu seyrettim, zaman zaman duygulanarak ve böyle büyük bir ustayı sahnede seyretmiş olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünerek. 
"Ben Anadolu"yu seyrettiğimde Yıldız Kenter'in o yaştaki hareketliliğine, enerjisine tüm performansına öylesine hayran kalmıştım ki...
Şimdi anlıyorum bu müthiş başarı hikayesinin ve parlak sanat hayatının arkasında çalışmak çalışmak ve çalışmak var. Müthiş!

*** Son not, günün sözü olsun.
Jack London demiş ki, "esin gelmesini bekleyemezsin, elinde sopayla esini kovalaman gerekir."



Dip Not:
Bugün hava Ocak ayında olduğumuzu hatırladı nihayet, poyraz sert esti, hava soğudu.

21 Eylül 2022 Çarşamba

21 Eylül Çarşamba

 * Günün ana olayı, büyük dayımın evindeki aile yemeğiydi. Epeydir bu kadar geniş kadrolu bir toplaşma yapamıyorduk. Geniş kadro dediğim de aslında dar sayılır ya, yine de elde olduğu kadarıyla yetinmek gerek; buna da şükür. 

** Dayımın evine giderken Aşiyan Parkındaki Orhan Veli heykeline selam vermeyi ihmal etmemiştik. Sonra evde internette gezinirken  Reha Özcan'ın "Bir Garip Orhan Veli" oyunundan haberdar oldum. Hemen arkasından da Reha Özcan'ın Nejat Dimili'yle birlikte seslendirdiği Ah Bella'yı dinledim. 

*** Hava ne kadar erkenden kararmaya başladı değil mi? Sonbahar ekinoksu bu sene 23 Eylül'de imiş, şimdiki halde günler kısalmaya devam ediyor ve yavaş yavaş kış mevsimine dönüyoruz. 
Ama endişe etmeyin, 21 Aralıktan sonrası bayır aşağı; günler yeniden uzayacak ve kışın sonunda bahar gelecek. 
Öyle tabii ki...



Dip Not:
Ada vapuru değil geçen,
Boğaz vapuru kendisi,
 

7 Eylül 2022 Çarşamba

7 Eylül Çarşamba

* Sabah denizi, hafif çırpıntı var, rüzgâr başlayana kadar idare ediyorum. İyi ki erken gitmişim, günün devamında rüzgâr iyice şiddetlenince dalga artıyor. 
Eve dönüp kahvaltı yapıyorum, tekrar denize kenarında oturduğumda  elimdeki kitap beni benden alıyor, Satranç'ı okuyup bitiriyorum Stefan Zweig'ın müthiş romanı, novella demek mi doğru olur?

** Akşamüstüne kalmadan evden çıkıyorum, dolmuşla Turgut Reis oradan yine dolmuşla Bodrum, tek başıma kalkıp gitmek için üşeneceğim bir yolculuk, beklemesiyle trafiğiyle bir buçuk saat sürüyor.
Arkadaşım S.ciğim de trafiğe takılmış, onu beklerken Bodrum çarşısında nostaljik bir yürüyüş yapıyorum; Veli bar, Yunuslar fırını, Azmakbaşı, neler neler, ne anılar...

*** Canım S. gelince önce yılların lokantası Körfez'de yemek yiyoruz. Seçeceğimiz ortak, Bodrum'un çökertme kebabı.
Ardından marinaya doğru bir yürüyüş, dönüş arkadan gerçek ve eski Bodrum sokaklarından.
Sonraki hedefimiz Bitez'deki kültür tasarım merkezi Zai, orada İş Sanat'ın Çarşamba akşamı etkinliğinde Haldun Taner öyküleri dinleyeceğiz. Yıl boyunca internetten zevkle dinlediğim radyo tiyatrosu başlıklı etkinliği açık havada sahnede canlı izlemenin keyfi müthiş.


Dip Not:
Sahneden bir an,
Serdar Yalçın piyanoda, 
Tilbe Saran ve Bülent Emin Yarar  canlandırmada,
Metin Belgin ve Hakan Gerçek sıralarını bekliyor,
Sahne arkasında sanat yönetmeni Mehmet Birkiye,
Hepsine alkışlar...

17 Haziran 2022 Cuma

17 Haziran Cuma

 Hava sıcaklığı, rüzgar ve bulut durumu nerdeyse dün gibiydi. Bugün rüzgarın yönü değişmiş doğuya dönmüş, doğu rüzgarı kuru hava getirir derler.

* Sabah erken uyanınca "Nasıl Olunur'da Nazan Kesal" söyleşisini dinledim. Söyleşinin bir yerinde "Kayıp Şehir dizisi çok sevdiğim işlerdendir, yarıda kesildi, final yapmadı, bitince ağlamıştım" dedi. Benim de Nazan Kesal'ı ve tüm diğer oyuncularını çok beğenerek, dizinin senaryosunu, anlatımını çok severek izlediğim, aklımda yer eden dizilerdendir Kayıp Şehir. Buraya linkini ekleyeyim, kadroya bir bakın, müthiş!
Söyleşinin başında ve sonunda uzunca söz edilen ve Nazan Kesal'ın son dönemde sahnede tek başına oynadığı "Yaralarım Aşktandır" oyununu henüz görememiş olmak merakımı canlandırdı. Oyun hakkında bir yazı burada.
Biraz da şair Füruğ Ferruhzad şiirlerini aradım ve okudum. Böylece iki saatten fazla süre nasıl geçti anlamadım bile. Buraya şair hakkında bir yazının linkini yapıştırıyorum. 

** Şimdi gelelim günün sözüne.
Bu sabah dünkü Saatli Maarif Takviminde okudum ve okuyunca onaylar tonda başımı salladığımı fark ettim, üzerinde uzunca düşünecek bir keskinliği var.
Seneca şöyle demiş: Hafif acılar konuşabilir ama, derin acılar dilsizdir.

*** Bugünü doğa fotoğrafçısı Alper Tüydeş'in bir haberiyle kapatayım: 



Dip Not:
Pazardan bugün alınan enginarlar, iç baklalar ve dolapta bekleyen can erikten bir avuç kadarı, biraz taze soğan ve dereotuyla pişince, böyle oldu...

24 Mayıs 2022 Salı

24 Mayıs Salı

Bugünün hava sıcaklığı en sevdiğim, 24 derece, güneşli, tek tük bulutsular, hafif esinti, e daha ne olsun?

* Sabah kahvaltıdan sonra eve teslim edilemeyen bir zarf için kargonun peşine düşmem gerekti. Şubenin yerini biliyordum, oradan taşınmışlar birazcık uzağa gitmişler. Navigasyonu açtım, beni karayolu köprüsünün altından filan geçirdi, amann ya dedim dönerken, yine aynı sevimsiz yola girmeyeyim, kafamın dikine gittim. Ne var ki, kafamın dikine gidince arada geçilemeyecek karayolu bariyerleri olduğunu unutmuştum. Dolayısıyla trafik ışığına kadar yürü, alt yoldan dolanarak bizim mahalleye yakın gel filan derken, dönüşüm gittiğimdeki sürenin iki katı sürdü. Aman olsun, bu bahaneyle sabah yürüyüşü yapmış oldum işte.

** Eve yakın Özgül Pastanesine doğru yürürken, arkamdan hızla gelen ayak sesleri duydum.  Kaldırımın dar yerindeyim, yanımda ağaç var, karşıdan gelen var. Ne tarafa çekilip yol vereyim düşüncesiyle meşgulken, sağ omuzumun üstünde bir telefon konuşması duydum, "sen nerdesin kanka", bir yandan da bana" pardon, müsade" diyor. Şöyle sola doğru eğildim, yanımdan uzun bir gölge geçti, delikanlı herhalde lise sonda filan, bir yandan da ağzımın içinde "yavrum, nereden geçeceksin bir bilsem" filan diyorum. 
Karşıdan gelen  hanımefendi, gülümsedi, "hep aceleleri var, çoook hem de" dedi. Ben de ona gülümsedim, geçtik gittik, delikanlı çoktan on metre ötemize varmıştı.

*** Sait Faik Hikayelerinden bir radyo tiyatrosu dinlemek ister misiniz? 
İş Sanat'ın  dün akşam yayınladığı "Şehir Amber Kokacak" başlıklı gösterisine buyurunuz o vakit.

Öylesine bir not:
Dün yazdığım bir kaç yorum bloggerın yeni yorum sistemi nedeniyle spama düştü galiba.
Benim blogda da aynı şey bir kaç kez olduğu için, arada spama düşenleri kontrol ediyorum.
Siz nasıl hallettiniz bu saçmalığı?



Dip Not:
Alt sokaktaki genç bir ağaç,
Geçen sene hastalandı, ya da bir kaza geçirdi kırıldı,
Kalan tek dal, bu sene azimle yeşermiş, canlanmış,
Aferin ona, çok çok aferin!

26 Nisan 2022 Salı

26 Nisan Salı

 Çöl tozlu, kimi lodoslu kimi poyrazlı ve güneşli bir gündü, ılık bahar günlerinden.

* Sabah erken uyanmak modası devam ediyor. Bir sağa bir sola dönüp yeniden uyuyamayınca, dün akşam ilk yayınını gördüğüm İş Sanat'ın Radyo Tiyatrosu serisinden "Nezihe Meriç Hikaye Dinletisi"ni açtım. Nezihe Meriç'in hikayelerinden birisi dinletinin ortak adı olmuş; Yeşil, Dalga Dalga Dalgalanıyor.
Dinletiyi gerçekten keyif alarak dinledim ve şunu fark ettim, şimdiye dek hiç Nezihe Meriç okumamışım. Denk düşmemişiz belki, olabilir ki eskiden edebiyat dergilerinde okumuşumdur. 
Sanki arka planda biraz Sait Faik, biraz Orhan Veli tarzı vardı; sıradan insanların güzel gerçekçi öyküleri, hafif bıyık altından gülümseten eleştiriler...

** Günün büyük olayı, neredeyse altı aydan sonra annemi en uzun süreyle yürüyebildiği bir park gezisine götürmemizdi.
Pazar günü lale bayramının başladığını haber verdiğimde, kardeşim annemi de götürelim dedi. Bugün için sözleştik, sabah haberleştik ve öğlende Göztepe parkına doğru yola çıktık. 
Bel fıtığı ameliyatından sonra artık ağrısız ancak henüz yavaş ve dinlenerek hareket edebildiği için, bizim kendi başımıza on dakikada baştan sona kat'edeceğimiz yolu, annemle yavaş yavaş ve sık sık oturup dinlenerek gezdik. Neredeyse iki saatimiz parkta geçti.
Bu sırada boş durmadım bir dolu fotoğraf çektim, gün gün eklerim buraya. 

*** Eve döndükten sonra bir iki sat başım ağrıdı, muhtemelen toz ve lodos etkiledi.
Onikinci Kattan Hikayeler yazan Bay Dikkatsiz, bir süredir yazmaz olmuştu. Bugün sinemalı bir dönüş yapmış; verdiği linkteki "Filmin Öyküsü" başlıklı belgesele hemen başladım, ilk bölümünü büyük keyif alarak izledim. Artık, her güne bir bölümle devam ederim. 



Dip Not:
Geçen gittiğimde lalelere bakmaktan ağaçlara fazla dikkat etmemişim, belki de henüz tam açmamışlardı,
Parkın bir bölümü süs kirazı, bir bölümü süs elması ağaçlarıyla doluymuş meğer,
Efendim huzurunuzda Japon süs kirazı / Sakura dalı,

13 Aralık 2021 Pazartesi

13 Aralık Pazartesi

 Yağmurlu günler devam ediyor, ince ince yağan yağmur öğlen saatlerinde mola verdi, geceyi bekliyor.

* Saatli Maarif takvimi dün için karakış fırtınası yazıyordu, bir önceki günde ise yaprak dökümü sonu. Gerçekten epey esti savurdu dün, ağaçlardaki son yapraklar da indi inecek. Ceviz ağaçları yapraklarını en son döküyormuş, bu sene fark ettim. Çevrede pek çok ceviz ağacı var oysa ki, mahallemizin adı bile oradan geliyor, Kozyatağı; evvel ezel ceviz varmış buralarda.

** Günün büyük kısmını iyi niyetin ve başkasına güvenmenin doğuracağı marazları tekrar tekrar deneyimlemek zorunda kaldığım bazı bürokratik ve can sıkıcı işlerle geçirmek zorunda kaldım ki bu günün güzel şeyi değil. Sıkıntıyı halletmeye çalışırken yardım edip destek olanların varlığı günün güzel şeylerinden.

*** Günün memleket ve dünya haberleri de bin türlü gerginlik doluydu, sırtım ve boynum kasılıp duruyor. Akşamüstü kafamı dağıtmak, kendimi  biraz rahat hissetmek için mitolojik bir öykü dinledim, izledim. Bu vesileyle eksik bildiğim şeyi öğrendim, Pandora'nın Kutusu açılınca kötülükler dünyaya yayılıyor diye biliyordum. Sadece kötülükler yayılmıyormuş, en sonunda kutuda kalan son bir şey varmış, o da kutudan çıkınca... Devamını öğrenmek isterseniz İKSV'nin bu seneki İstanbul Tiyatro Festivali çerçevesinde gerçekleştirdiği Mitolojik Öyküler gösterisini izleyin derim. Link burada. 



Dip Not:
Dün geceden beri yağan yağmurlardan kalanlar,
Son yapraklar da düşüyor artık teker teker,

3 Aralık 2021 Cuma

3 Aralık Cuma

Hava yine lodosa döndü, haydi bakalım! Yarın yağmur gelecek büyük ihtimalle.

* Bu ara bir süreliğine sabah programımızın zorunlu hareketi, annemi fizik tedaviye götürmek. Bugün onu beklerken kardeşimle pazar alışverişini aradan çıkardık, iyi oldu.
Eve dönünce önce annemin evindeki dolabı yerleştirdim, sonra bizim evdekini, iki kap da yemek yaptım, bir baktım akşamüstü olmuş bile. Oturup bir fincan kahve içeyim, hem sırtım biraz dinlensin dedim. O arada dün başladığım Provadan İzle serisinden Hırçın Kız'ı izlemeyi tamamladım. 
 
** Fiyoterapist hanımlar anneme diyor ki, evde uzun sürelerle oturmayın, mutlaka saatte bir kez kalkıp yürüyün, dolaşın. Yürümeniz kan dolaşımının hızlanması için gerekiyor ki, yaptığımız işlemler işe yarasın, tedavi olsun. Annem cevap veriyor, ağrımazsa yürürüm yavrum. 
Aslında onların bu önerilerini ben de söyleyip duruyorum da söz dinletemiyorum. Umarım bu defa uzman sözü dinlenir. Gerçekten yaşlı insanları bir şeylere ikna etmek pek güç, genellikle. Neyse işte, diyeceğim hareket edin arkadaşlar, yürüyün, hareketli olun.

*** Dün akşam twitterda bir bilgi seline rastladım, çok ilgimi çekti. Haydi itiraf edeyim, konunun ucu çikolata konusuna dayandığı için biraz daha çok ilgilendim. 
Efendim, İsviçre Alp’lerindeki piramit şeklindeki Matterhorn Dağı’nın üst kesiminde bulunan, 300 milyon yaşındaki gnays kayaları, Alp Orojenezi’nden önce Afrika kıtasından kopan küçük kıta parçası Apulian’a ait imiş.
İşin jeolojik kısmını yaa öyle miymiş, nidasıyla okumaktan başka şey gelmedi elimden ve fakat meğer bu dağ aynı zamanda Toblerone çikolatalarının etiketinde bulunan dağ imiş.
Dağın fotoğrafı görmek ve konuyla ilgili notları okumak isterseniz, şuradaki linke tıklayınız.



Dip Not:
Bu hafta sahile inmek kısmet olamadı,
Bu sarı gül geçen hafta lodos fırtınası esip savurmadan,
Üstüne buz gibi yağmurlar yağmadan öncesinden,

8 Ağustos 2021 Pazar

8 Ağustos Pazar

Hayat böyle işte!
Birinin güneşi açarken, diğerinin gülü soluyor. 
Bazen elde var hüzün iken, ertesi gün güzel anlar yaşanıyor.

* Bugün  uzun bir aradan sonra evde çocuklarımla birlikte kahvaltı sofrasında oturduk. Sohbet ettik, karnımızı ve ruhumuzu doyurduk, özlem giderdik. 

** Erken gidenlerden bir sanatçı Ayşen Aydemir. Tabutta Rövaşata filminin oyuncularından. 
Kendisiyle ilgili bir belgesel yapılmış. Kardeşimin lise arkadaşıydı, ondan haber aldım izledim.
Genç bir sanatçının, erken uçup gitmiş bir insanın ne yazık. Keşke daha uzun yaşasaydı, biz de daha çok izleseydik diye düşündüm.  İzlemek isterseniz burada. 

*** Dayımın ve rahmetli yengemin birlikte ve  birbirlerine okudukları şiirlerden birini ekleyeyim.
Ümit Yaşar Oğuzcan'dan Adak.

"Sana şiirler okuyacağım, gitme
Güneşler doğacak yalnızlığımdan
Sana bir ışık getireceğim
Büyük aydınlığımdan
Sana bir dolu umut getireceğim
Küçük ellerine sığmayacak
Sana Afrika gecelerini getireceğim
Sımsıcak...
Sana çiçekler getireceğim
Bozulmuş güz bahçelerinden
Sana bir serinlik getireceğim
Yağmur tanelerinden
Sana avuç avuç yıldız getireceğim
Güneşten başka
Sana engin denizlerin maviliğini getireceğim
Köpük köpük, dalga dalga
Sana bir rüzgar getireceğim
Dağlardan, tepelerden
Gitme, sana zamanı getireceğim
Zamanın bittiği yerden..."



Dip Not:
Papatyalı ve Anemonlu Vazo, Vincent van Gogh, 1887,
Kröller-Müller Müzesi, Otterlo, Hollanda

2 Ağustos 2021 Pazartesi

2 Ağustos Pazartesi

 Kendime söz vermiştim, buradaki zinciri koparmamak, her gün yazmak için. Yine yazdım.

* Dünkü aşının, -Biontech için genellikle söylenen- baş ağrısı, kol ağrısı, halsizlik hissi gibi yan etkilerini yaşadım, kısmen devam ediyor.
Belki de, son günlerdeki yaşadığımız orman yangınları nedeniyle hissettiğim çaresizlik, üzüntü ve öfke bedensel duyularımı da artırıyor.

** Bugün usta tiyatrocu Metin Akpınar hakkında bir belgesel izledim, "İyi ki Yapmışım" .
İki saate yakın uzunluğundaki sürenin nasıl geçtiğini anlamadım. Ustanın tatlı dili, oyuncu arkadaşlarının, tanıyanların anlattıklarıyla sadece sanatçının değil,  Türk tiyatro tarihinden bir kesit ve Devekuşu Kabare'nin tarihi gibiydi bu belgesel. İyi ki izledim, dedim.

*** Mozart in the Jungle bitti, ancak üzerimdeki etkileri sürüyor. Orada çalınan müziklerin peşine düştüm gidiyorum, neler neler dinliyorum, ne güzel melodiler, özellikle Güney Amerika'dan yeni tanıştığım besteciler, harika.
Bunlardan Meksikalı besteci Arturo Marquez Navvaro'nun Danzon Nu. 2 isimli bestesini ilk kez dizide duymuştum. Üst üste dinlenecek bir eser.




Bu bestenin başka yorumlarını ararken bulduğum ve daha pek çok coşturan müziğin yer aldığı  gençlik orkestrası Orquesta Sinfónica Simón Bolívar'ın 2007 yılında verdiği BBC Proms konseri beni benden aldı. 
Orkestra Şefi o konser sırasında henüz 26 yaşında olan  Venezüella'lı Gustavo Dudamel. 
Dudamel, 2009-2010 sezonundan beri Los Angeles Senfoni Orkestrasının Genel Müzik Direktörlüğünü yapıyor. 2014'te Simon Bolivar Orkestrasıyla Türkiye'ye de gelmişler. 


27 Mart 2021 Cumartesi

27 Mart Cumartesi

Bugünün tarihi, Dünya Tiyatrolar Günü ve Dünya Saati Günü için ortak payda olmuş.
Ben de bugünün güzel şeylerini yaşayarak değil, okuyarak buldum, size onları anlatayım. 

* Dünya Tiyatrolar Günü için uluslararası bildiriyi Helen Mirren'in, ulusal bildiriyi Müjdat Gezen-Metin Akpınar kaleme almış. Buradan okuyabilirsiniz. 
Bir senedir perde açamayan tiyatroların oyuncularıyla tüm diğer sahne emekçileri ve tiyatroya gidemeyen biz seyirciler için, yine de bu özel gün kutlu olsun.

** Dünya Saati Günü ise, iklim krizine ve kıtlaşan kaynaklara dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Bu amaca yönelik olarak, "iklim kriziyle mücadeleye katılıyoruz, gezegeni yaşatıyoruz" sloganıyla,  bugün 20:30-21:30 saatleri arasında bütün ışıkları söndürmeye davet ediliyoruz. 

*** Tiyatroyla başladık, yine bir senedir gidemediğimiz ve her şeye rağmen halen açık olan sergi salonlarıyla devam edelim.
İstanbul Tophanedeki "Sanatorium" Sanat Galerisinde Agnès Guillaume'un "Kaçalım" başlıklı kişisel sergisi var.
Buradan, neler varmış merakıyla bakarken, video sanatı almış başını gidiyor izlenimine kapıldım. Sergideki eserler ve sanatçı hakkında buraya eklediğim videodan kısa bilgi edinebilirsiniz.  

Sanatla yaşadıkça insan olduğumuzu hatırlayacağımız güzel günlere!



Dip Not:
Geçmişte bugün, 27 Mart 2017 
Kadıköy iskelesindeki ağaçlarda el örgüsü giysiler