26 Nisan 2022 Salı

26 Nisan Salı

 Çöl tozlu, kimi lodoslu kimi poyrazlı ve güneşli bir gündü, ılık bahar günlerinden.

* Sabah erken uyanmak modası devam ediyor. Bir sağa bir sola dönüp yeniden uyuyamayınca, dün akşam ilk yayınını gördüğüm İş Sanat'ın Radyo Tiyatrosu serisinden "Nezihe Meriç Hikaye Dinletisi"ni açtım. Nezihe Meriç'in hikayelerinden birisi dinletinin ortak adı olmuş; Yeşil, Dalga Dalga Dalgalanıyor.
Dinletiyi gerçekten keyif alarak dinledim ve şunu fark ettim, şimdiye dek hiç Nezihe Meriç okumamışım. Denk düşmemişiz belki, olabilir ki eskiden edebiyat dergilerinde okumuşumdur. 
Sanki arka planda biraz Sait Faik, biraz Orhan Veli tarzı vardı; sıradan insanların güzel gerçekçi öyküleri, hafif bıyık altından gülümseten eleştiriler...

** Günün büyük olayı, neredeyse altı aydan sonra annemi en uzun süreyle yürüyebildiği bir park gezisine götürmemizdi.
Pazar günü lale bayramının başladığını haber verdiğimde, kardeşim annemi de götürelim dedi. Bugün için sözleştik, sabah haberleştik ve öğlende Göztepe parkına doğru yola çıktık. 
Bel fıtığı ameliyatından sonra artık ağrısız ancak henüz yavaş ve dinlenerek hareket edebildiği için, bizim kendi başımıza on dakikada baştan sona kat'edeceğimiz yolu, annemle yavaş yavaş ve sık sık oturup dinlenerek gezdik. Neredeyse iki saatimiz parkta geçti.
Bu sırada boş durmadım bir dolu fotoğraf çektim, gün gün eklerim buraya. 

*** Eve döndükten sonra bir iki sat başım ağrıdı, muhtemelen toz ve lodos etkiledi.
Onikinci Kattan Hikayeler yazan Bay Dikkatsiz, bir süredir yazmaz olmuştu. Bugün sinemalı bir dönüş yapmış; verdiği linkteki "Filmin Öyküsü" başlıklı belgesele hemen başladım, ilk bölümünü büyük keyif alarak izledim. Artık, her güne bir bölümle devam ederim. 



Dip Not:
Geçen gittiğimde lalelere bakmaktan ağaçlara fazla dikkat etmemişim, belki de henüz tam açmamışlardı,
Parkın bir bölümü süs kirazı, bir bölümü süs elması ağaçlarıyla doluymuş meğer,
Efendim huzurunuzda Japon süs kirazı / Sakura dalı,

5 yorum:

  1. aaa göztepe parkında ablamla karşılaşabilirmişsiniz. o da arkadaşlarıyla gitmişti. geçişmişsiniz demek ki.ben o sırada bir dizi toplantı içinde kendimi kahveye boğmuş durumdaydım oysa :P
    neyse işin öznesi bizim hasta da sizin hasta da parka gidebilecek ruh/fizik sağlığındalar demek, şükür :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında yanyana geldiysek bile fark etmemiş olabiliriz; insan gözünü çiçekten, ağaçtan alamıyor. Yok yok, tabii ki, yanyana gelsek kaçırmazdım. :))
      Evet, çok şükür hastalarımız için. :) keşke laleler geçmeden sen de görebilsen. :)

      Sil
  2. Ah bu sakuralar! Münih'e ilk geldiğim yıl, eşim uyanıklık etmiş tabii beni Mart'ta getirdi Almanya'ya, bahar patladı patlayacak. Bir yandan Almanca öğrenmeye çalışıyorum harıl harıl. Gittiğim kursun caddesinde iki gün içinde 10 tane falan kiraz ağacı birden çiçek açınca... Ben kitabı defteri attım bir köşeye, ağaçların altında saatlerce oturmaya başladım :))) Birgün de eşimin arkadaşlarından birine yakalandım yine ders saati ağaç altında, meğerse o sokakta oturuyormuş. Aman sen ne şanslısın vs. sohbet aldı başını yürüdü, dedim sakın F.ye söyleme ben bir haftadır derse giremiyorum bu ağaçların aşkından. Şimdi o Fransa'ya taşındı, her bahar ben o sokağa gider, ona aynı fotoğrafı yollarım. O da aaaaah eder :) 10. sene bu sene!
    Bu arada benim Almanca önce "Goethe'yi aslından okurum yakında"yla başladı, sonra "Hermann Hesse okuyayım ya ben.." ile devam etti. Şu an valla gazete okuyorum, yetiyor :)))) Bence suçlusu bu kirazlar. Evet evet onlar!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay bayıldım bu sakular hikayene C.ciğim, tam benim kafama göre. :))
      Ayrıca bonus çiçek fotosu armağanlar için teşekkürler. :)

      Sil
  3. İzledikçe, kısa notlar yazarım, ikincisi için yazdım mesela. Gerçekten tam keyfime göre bir belgesel buldum, sayenizde. Tekrar sağolun. :)

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!