27 Nisan 2022 Çarşamba

27 Nisan Çarşamba

 Güneşli ve hafif esintili bir gündü, sanki çöl tozları biraz uzaklaşmış gibi, gökyüzü daha maviydi.

* Bugün pek kayda değer bir iş yapmadım hissi içindeyim, annemin teyzesinin dediği gibi "boş durmadım, boşa çalıştım".
Sabah internette gezinip bir şeyler okudum, uzun zaman önce ara verdiğim Tolstoy'un "Sanat Nedir?" başlıklı kitabına yeniden başladım. Kitaptaki fikirlerin blogumla yakın ilgisi var bence. Son okuduğum bölümde, sanat fikrinin genel kabulünün güzellikle bağlantısı üzerine bir tartışma vardı.

** Güzellikler Defteri'nde dün Şulemin link verdiği Dünya Mutluluk Raporu'ndaki yerimizle ilgili yazıyı okudum ve neden mutsuz olduğumuz konusunu düşündüm. 
Gerçekten o kadar mutsuz muyuz, yoksa kendimizi mutsuz sanmayı mı tercih ediyoruz. 
Misal, içinde yaşadığım toplumun en yakın olduğum bireylerinden annemi ele alayım. Bugün teyzemle telefonda hal hatır sorma konuşması yaparken, onbeş gün önceki tansiyon yükselmesi konusunu daha iki gün önce olmuş gibi anlattı. Belki, onun zaman ölçüsü benimkinden farklı, ya da belki, o sıkıntıyı benimsemiş, onu anlatmayı tercih ediyor. 
Oysa, o olay oldu bitti, doktora gittik, ilaçlar değişti, torunlar geldi gitti, egzersiz yapması etkisini göstermeye başladı ve bunun sonucunda parka gidip gezdik, güzel bir gün geçirdik filan falan... Ancak hatırlanan halen bacağındaki yanma hissi ve yüksek tansiyon. Üzülüyorum, böyle hissetmiş olduğu için.

*** Neyse, olayımız güzelliklerin aktarılması ve paylaşılması olduğuna göre ağız tadıyla bir kapanış yapayım. Bugün Filmin Öyküsü belgeselinin 2. bölümünü izledim. Ana konuların, sinemanın geneline egemen olan Amerikan tarzı bakış açısının dışında Avrupalı bir gözle anlatılmasının etkisi hissediliyor. İlerleyen bölümlerde dünya sinemasından neler göreceğiz, merak ediyorum.
Bu bölümde çok sevdiğim komedyenler Charlie Chaplin, Buster Keaton, Harold Lloyd hakkında anlatılanları izleyince, televizyonda eski siyah beyaz film izleme günlerimiz aklıma düştü. 



Dip Not:
Dünkü süs kirazından sonra şimdi de süs / çiçek elması huzurda,
Hafif esen rüzgarla o pembe pateller nasıl süzülerek iniyorlardı, görmeye değer.

4 yorum:

  1. bu süs elması ne şahane açıyor di mi? meftunum bu çiçeklenen tüm ağaçlara :)

    mutluluk çok kapsamlı bir konu gerçekten. Yazıdaki Finlandiya örneği ayrıca ilgi çekici değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutluluk konusunda, sanki iş yine dönüp dolaşıp neyi nasıl algıladığın konsuna bağlanıyor sanki. Toplum ve birey aynı duyguları deneyimliyor gibi. Biraz daha araştırmalı belki, Finlandiya'yı ve diğer az mutlu ülkeleri, neymiş esas algı?

      Sil
  2. Ağacı daha önce mutlaka görmüşümdür ama adını bilmiyordum. Ne güzelmiş "süs elması" :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşündüm de, süs elması deyince, sanki sonra elma veriyormuş gibi algılanmıyor mu? Diğer adı, çiçek elması sanki daha amaca uygun bir isim, çünkü çiçek var meyve yok! :))

      Sil

Hoşgeldiniz!