18 Nisan 2024 Perşembe

18 Nisan Perşembe

Gün erken başladı, deli dürtmüş gibi saat 6'da uyandım. Olsun, dün 23 gibi uyumuş olduğum için uykumu almıştım. Ortalığı toparlamak, odalara çocuksuz yaşam koşulları düzenini vermek için sabah S. temizliğe gelmeden önce işe girişeyim niyetindeydim, iyi oldu. Zaten saat 9'da kapı çaldı, eline çabuk S. geliverdi.
O alıştığı gibi yatak odaları tarafından işe başlarken, ben de mutfağa girdim, yemek yapmaya başladım.

Öğlende bir süredir çeşitli engeller nedeniyle yapamadığımız pilates dersine gittim. Hava raporları sabahtan itibaren yağmur bekliyordu, ancak bizim tarafa yağmurun y'si bile düşmedi, yağsa sevinecektim.

Eve dönerken kızım mesaj attı, havaalanına gitmiş, montunu soruşturmuş ve tesadüfen karşısına çıkan üç Belçikalı-Türk görevlinin de yardımıyla montun izi bulunmuş. Uçaklarda unutulmuş eşyaları gate'lerden terminal içine getiren kişi günde bir tur yapıyormuş ve bugünkü turunu yapmış bile. Dolayısıyla teslim alma işi sonraya kalmış.
Neyse, hani derler ya, "Allah fukarayı sevindirmek isterse, önce eşeğini kaybettirir, sonra buldurur" bizimkisi de  şimdilik bulmaya yaklaşma hikayesi oldu.



Dünkü erguvana sırtınızı döndüğünüzde karşıda tarihi yarımada -hava oldukça kapalı ve puslu olsa da- Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Ayasofya'sıyla, denizdeki vapur ve motoruyla ve haliyle olmazsa olmaz martı uçuşuyla böyle görülüyordu.

17 Nisan 2024 Çarşamba

17 Nisan Çarşamba

Bu sabah çok erken uyandığımda hava gri bulutlarla tamamen örtülüydü. Çabucak hazırlandık, az sonra eşyaların ağırlığı nedeniyle metroyla gitmekten vazgeçip, akşamdan duraktan ısmarladığım taksinin şoförü aradı, kapıda olduğunu haber verdi.
Geceden kapının önünde hazır edilen bavul ve sırt çantasına, kumanya çantasını ve soğuk hava nedeniyle son anda alınan kışlık montu ekleyerek evden çıktık.
Sabiha Gökçen'e kadar trafik çok zorlamadı, ne var ki havaalanı girişine doğru aniden tıkandı ve yavaş ilerlemeye başladı. Meğer asayiş ekipleri GBT taraması yapıyormuş, kimliklere bakıyorlarmış. 

Havaalanına giriş fazla sürmedi, bazen metrelerce kuyruk oluyor. 
Kızımın uçuşu THY'den ayrılan ve yeni adıyla AJet olan eski bildiğimiz adıyla Anadolu Jet ileydi. Elektronik kontuar uygulamasına onlar da geçmişler, böylece işlemler seri olarak yapılabiliyor. Kızımın bagajı biletinin hakkından fazla çıktı ve fazla bagaj ödemesine geçmek gerekti. Ancak, makine ödemeyi almadı. O arada biz kızımla biraz gerildik, yok sen acele ettin, yok sen yanlış yaptın vs. Neyse ki, yanımıza gelen görevli işlemi yaptığında aynı sorun tekrarladı da ben temize çıktım.
İşlem yapılamayınca normal kontuara gittik, orada da yolcumuzun bileti bir türlü bulunamadı. Haydi bakalım!
Bir kaç dakikalık çaba ve bekleyiş sonrası check-in'i yapılmış bilet nihayet bulundu ve bagaj teslim edildi. Efendim, meğer şirket ayrılması nedeniyle bugünlerde bu tür sorunlar olabiliyormuş. 

Bundan sonrası pasaport kontrolü, içeriye doğru gitmeden önce ana kız sarılma, vedalaşma, "tamam annecim bekleme salonundayım, sorun yok, gidebilirsin" telefonu ve annenin metroyla eve doğru tıngır mıngır yol alması, üç aydan fazladır evi şenlendiren yavrunun boş odasında gezinme, eli işe erememe, sonra "haydi bakalım" deyip kahvaltı hazırlama ve güne yeniden başlama, vb. vb....

Hafif aksak başlayan günün iyi geçen yolculuğundan sonraki aşamada bir telefon "annem montumu uçakta unutmuşum, nasıl bulunur acaba?"



Günün öğleden sonrasında Kadıköy'de Gündüz Aybay Denizcilik Merkezinde bir toplantıya katıldık, dostlarla buluştuk, söyleştik.
Yetmedi, bir kahve içimi Baylan'da oturduk, sonra da Harem Salacak sahilinden geçerek yola devam ettik.
Yukarıdaki erguvan Salacak'tan, bu sene gördüğüm en güzel erguvanlardan birisi.
 

16 Nisan 2024 Salı

16 Nisan Salı

Dünkü 20.500'lük adım sayısı bünyeye yorgunluk değil de ajite bir hal verince, gece uykusunu kediye yükledi götürdü, dünden bugüne sersemliği kaldı. 
Üstüne bir de lodos ve mevsim normalleri üzerindeki sıcak hava eklenince sersemliğe kat çıkmış gibi oldum. 
Haa, bir de yarın sabah erkenden kızımı yolculayacak olmanın heyecanı mı desem, hüznümü desem gelince, tam süper oldum. 

Dün sabah kızımın ve oğlumun büyümesindeki yardımlarına, emeklerine şükran duyduğum, çocuklarımın Hayriye teyzelerini aradık, konuştuk. 
Emekli olup, torunlarını büyüttükten sonra  kocasıyla birlikte Kırcali'deki köy evlerine geri döndüler. Şimdilerde yılın büyük kısmını orada geçiriyorlar. 
Bu kış oralarda da ılık geçmiş, iki üç kez kar yağar gibi yapmış, yağmur da pek yağmamış. Bu ay bol yağmur yağması gerekirdi, ne olacak bakalım, diyor.
Yarından sonra biraz yağmur gelecek gibi duruyor. Böyle birden bire sıcak havalar olması hiç hoş değil, keşke biraz yağmur yağsa...



Dünden anılara devam ediyorum,
Gülhane Parkındaki koca çınarların yaprakları filizlenmeye başlamış,
Altta arka plandaki incecik duran renkler de güzelim lale tarhları,
Yukarıda uçan kuşlar ise ayrı bir dünya...

15 Nisan 2024 Pazartesi

15 Nisan Pazartesi

Bugün çiçek kızımın doğum günü, şükür bu sene de yine birlikte kutlamak nasip oldu.
Sabah karşı kıyıya geçtik, Yenikapı'dan başladık, Aksaray, Laleli, Süleymaniye, Beyazıt, Çemberlitaş, Cağaloğlu, Sultanahmet, Gülhane, Eminönü derken turu Kadıköy'de ben kendi adıma tamamladım.  Kızım arkadaşlarıyla buluştu, Moda filan derken bir süre daha devam edecek. 



Böyle arka arkaya yer adlarını yazınca, eh işte bir kaç tramvay durağı ne olacak gibi duruyor, fakat kazın ayağı öyle değil. Bütün o güzergahta ana caddelere hiç çıkmadık, hep arka sokaklardan, ana yola paralel aykırılardan yürüdük. 
Öyle hoş yeni yerler gördük, ağzımızı açık bırakan keşiflerde bulunduk ki sonunda, İstanbul sadece bir dünya şehri değil, adeta dünyanın merkezi diye düşünmeye başladık. Ya da zaten öyle düşünüyorduk da bir kez daha teyit etmiş, altını kalınca çizmiş olduk.

Üstteki fotodaki erguvan İBB'nin Saraçhane'deki binasının Şehzade Camii'ne bakan arka tarafında gözümüzü şenlendirdi.



Gezdiğimiz yolları, gördüğümüz yerleri uzun uzun anlatmak istiyorum ilk fırsatta.
İstanbul'un nefis bir bahar gününde, baharın coştuğu her yerde çekilmiş pek çok fotoğraf var, onları anlatmak isterim.
Hayran hayran gökyüzüne sadece baktığımız ve  hiç fotoğraf çekmeye yeltenmediğim tek anımız, Gülhane parkındaki koca çınarların üst dallarına yuva yapmış envai çeşit kuşun ötüşünü dinlerken üzerimizden süzülerek uçuşlarını gördüğümüz leylek ailesi. 
Bu sene leylek göremedim diye üzülüyordum, kızımın doğum gününde harika bir hediye oldu.

Üstteki gelinlik kız misali çiçek açmış ağaç Şehzade Camii'nin dış avlusundaydı.
Nasıl da ışıldıyor...

14 Nisan 2024 Pazar

14 Nisan Pazar

Bu sefer değişiklik yapalım dedim kızıma, Suadiye sahilinden biraz öteye uzanalım. O zaman yaygı alalım, piknik yapalım önerisini getirdi çiçeğim.
Önce yine Suadiye'ye yürüdük, trenden Süreyya Plajı istasyonunda indik,  piknikte yemek üzere sandviç, meyve ve su aldık, Maltepe sahil parkına yürüdük.

Parka yaklaştığımızda parkta piknik yapmayı düşünmek konusunda tek akıllının biz olmadığımızı, kızımın deyişiyle Anadolu yakasının % 80'ninin  aynı fikirde olduğunu gördük. Neyse ki, onca kalabalığın kendine yer bulabileceği, oturabileceği, yürüyebileceği kadar kocaman bir alan söz konusu olduğu için, biraz yürüdükten sonra örtümüzü serecek bir ağaç altı bulduk. 

Şöyle bir rahatça oturduktan sonra, ayakkabılarımızı çıkardık çimlere bastık, sandviçlerimizi yedik karnımızı doyurduk, biraz deniz seyrettik, biraz çimlerin üzerinde uzanıp ağaçları ve gökyüzünü seyrettik, iki saate yakın zamanı öylece geçirdik.
Dönüşte trene binmek üzere Maltepe istasyonuna yürüdük, Suadiye'de indik, hafif bir oksijen çarpması hissiyle eve yürüdük. 



Bu sene erguvan seyri bakımından şanslı başladım,  Maltepe parkının bir kaç sene önce dikilen erguvan fidanları artık bolca çiçek açacak erişkinliğe gelmişler, o güzelim çiçekleri keyifle seyrettik.

13 Nisan 2024 Cumartesi

13 Nisan Cumartesi

Bitmeyen tatil yapmışlar! Eminim çalışanların hiç hoşuna gitmeyecek bu ifade, ancak bayram tatili bitip ardından hafta sonu tatili başlayınca yapılacak işler güçler biraz sarkıyor. 
Neyse canım, tek derdimiz bu olsun.
Apartman komşularımız tatilden dönmeye başladılar, etrafta da hareket arttı.

Ocak ayının son günü gittiğimiz, sevgili blog kızlarıyla buluştuğumuz ve nefis Türk tangoları dinlediğimiz konser şimdi İş Sanat'ın you-tube kanalında bayram için damak tadı olarak kısmen yayınlanmış. 
Dinlemenizi öneririm, memnun kalacağınızı garanti ederim, burada.  

Bugün güzel bahar havasından faydalanarak sahile inmeyi düşünmüştük. Ancak onun yerine yakındaki butik alışveriş merkezine yolumuz düştü kızımla. Yaklaşan yolculuk için alınması gereken bir dolu nesne çıkıyor, eksik tamamladık. Heyecanlı günler geliyor yeniden...



Yol boyunda, duvar kenarında, nerede olursa açıyorlar, açıyorlar...
Güzelim bahar.

12 Nisan 2024 Cuma

12 Nisan Cuma

Geldik şeker bayramının son gününün akşamüstüne. 
Yarın çalışma günü olsaydı, bir kaç kişi "geçmiş bayramınız mübarek olsun" derdi. Bu sene bayramın sonu hafta sonu tatili, pazartesi günü bayram seyran unutulmuş olacak, muhtemelen.

Bugün bizim için zorunlu bir AVM gezmesiyle geçti. Ha deyip evden çıkana dek vakit öğleni geçiyordu ki kızımın almak için bakmak istediği bir spor ayakkabının mağazasının bulunduğu Zorlu Center'a gittik.
Sanıyorum Zorlu'ya son kez pandemi öncesi bir konser ya da arkadaş buluşması için gitmiş olmalıyım. Alış veriş merkezinin girişini, içerisini, nereden nereye gidildiğini fena halde yadırgadım. Alış verişi yapıp, bir yorgunluk kahvesi içip çıkana dek oraya buraya savrulduk, yolumuzu güç halle bulduk.   
Bir kez daha anlamış olduk, biz AVM insanı değiliz, sokak seviyoruz.



Mahallemizin sokaklarında mevsim çiçekleri gösteri yapar gibi açmaya devam ediyorlar.