Dünkü fırtına sitte-i sevr imiş, takvim öyle diyor, hemen öncesinde kuğu fırtınası var, artık hangisini beğenirseniz.
Sabah kahvaltıda anneme takvim yaprağını okuyordum, "hah bak diyordum, yakında sitte-i sevr olur, olmuş meğerse" dedi.
Ardından da bildiğim bir sözü tekrarladı "annem derdi ki, sitte-i sev(i)r, sobayı dev(i)r, bu günlerden sonra soba yanmazdı pek, arkasından da Hıdırellez gelir zaten".
Bugün hava az bulutlu ve güneşliydi, sokaktan çocuk sesleri geliyordu, dün eve kapalı kalınca bugün sokağa uğramıştı ahali. Onlar evde otururadursun, dünkü havanın, yağmurun tadını ben çıkardım doğrusu.
Masalları bitirdim, üç gündür Storytel'de Melisa Kesmez dinlemeye başladım.
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz bitti, Bazen Bahar'ın son öyküsündeyim, sırada Nohut Oda var.
Öykülerini ve dilini sevdim, keyifle dinliyorum.
Dün dinlediğim öykülerden birinde "İstanbul'a bir vapurdan bakıp ona bir kez daha aşık olan, terk etmekten vazgeçen insanlar"dan söz ediyordu. Ne güzel ifade etmiş derdimizi.
Bugün yürüyüş yaparken uzaklara gitmedim, dünün yorgunluğu geçsin önce. Mahallede iki tur attım, ucuna da market alışverişi bağladım, yetsin.
aa nesin takvimi, bugüne demişti "sitte-i sevr" diye...neyse bir günlük kayma kabul edilebilir böyle kadim bilgilerde sanırım :)
YanıtlaSilTabii ki bir iki gün fark olur canım, mesela bu sene Şubat 29 çekti, onu atladılar belki de. ;)
SilSardunyanın rengine ne demeli? Gözlerimden kalpler çıkıyor şu an:)
YanıtlaSilÇok güzel değil mi? Ben de bayıldım bu ışıklı renge. <3
Sil