Hava ayaz; iki gündür İstanbul'da sokağa çıkarken bere, eldiven, kaşkol gerekiyor.
Bugün bazı doktor kontrolleri için dışarıdaydık, yine bir ara yağmur mu nedir pek belli olmayan bir şeyler atıştırdı.
Göz doktoru ziyareti sonrası kendimize bir kahve ısmarladık, hem o sırada yağan şeyden biraz koruduk kendimizi, hem anne kız uzak kaldığımızda özlemini çektiğimiz türden keyif yaptık biraz.
Bugünlerde daha önce Çalınan Dikkat adlı kitabını büyük bir merak ve ilgiyle okuduğum Johann Hari'nin Kaybolan Bağlar isimli diğer bir kitabını okuyorum.
Bu defa konu depresyon, nedenleri, çözüm yolları üzerine. Bitirince kitap hakkında daha uzun yazmak istiyorum.
Böyle giderse, sanıyorum, "sahibini bekleyen sandalyeler" isimli yeni bir fotoğraf dizisine başlamış bulunuyorum.
Önüme sokağa atılmış sandayeler çıkmaya başladı, zira.
İlk olarak adada görmüştüm, bu defa bizim mahalle yakınlarındalardı.
Kaybolan bağlar’ı storytel’de buldum, sana eşlik edeyim mi? :)
YanıtlaSilCanım C.ciğim harika, kitabı seninle konuşmak, paylaşmak çok iyi olur. ;)
Silay ben de storytelden başlıyorum o halde yarın :)
Sildiye sevinmiştim ama ülkemizdeki verisyonda bu kitap storytelde yok ne yazık ki :( neyse ne yapalım, ben de sonra ekmekçimden alıp okurum :)
SilTabii ki Şulem, yarısını geçtim zaten. :)
SilSanırım İngilizce versiyonu var Storytell'de.
Sahibini bekleyen sandalyeler güzel isim olmuş.
YanıtlaSilDeğil mi? Benim de hoşuma gitti. :)
SilBizim burası da çok ayaz... Güneş var ama resmen kandırıyor bizi... Bugün 2 dk eldivenimi takmadım, parmaklarım dondu :/
YanıtlaSilSandalye annemin mutfaktaki sandalyesi :)
Bu günlerde çeşit çeşit sandalye çıkıyor önüme, dur bakalım nereye varacak bu iş? :))
Sil