Dün yazmaya sıra gelmedi, son bir kaç günde sanatçı Kalben'in yazdığı ve seslendirdiği bir romanı dinliyordum, "Eski Dünyanın Yangını".
Anne kız ilişkileri üzerine yazılmış her metin öyle veya böyle hüzün taşıyor. Bu kitap da öyleydi.
Kalben Sağdıç'ın sesinden dinlemek sanki romanı sahicileştiriyordu.
Kitap tanıtım yazından alıntı:
"Eski Dünyanın Yangını, küçük bir sahil kasabasındaki ilkokulda yolları kesişen, benzer acılardan müşterek bir gelecek yaratmaya çalışırken özgürlüğün keskin köşeleriyle yaralanıp ayrı yönlere sürüklenen Koda ve Kantante'nin "bütün katillere" vedası."Bu sabah bir kaç iş halletmek için sokağa çıktığımda, geceden başlayan yağmur incecikten yağmaya devam ediyordu ve hava cidden soğumuştu, sokaklar boştu.
Şemsiyem elimde yürürken, arada havada atıştıran küçük beyaz bir şeyler gördüm, kar diyemeyeceğim, olsa olsa sulu kar yağmış gibi yaptı.
Bahane yapıp yine adadan fotoğraf serisine devam ediyorum,
Sahipsizmiş gibi duran iki sandalyeyi güneşlenirken yakaladılar!
bahaneye gerek yok şekerim, paylaş, paylaşabildiğin kadar ada fotoğrafı :)
YanıtlaSilYürü kim tutar seni bacım diyorsun, sağol sen. <3
Sil