Ekim'in ilk günü güz mevsiminin sahneye girişi gayet gösterişli oldu; sonunda tüm İstanbul'da şakır şakır yağmurlar yağdı, haliyle hava serinledi.
Bugün apartman toplantısını yaptık, genelde olduğu gibi sakin geçti ve yine genelde olduğu gibi toplantı bitiminde başıma ağrı girdi.
Sanırım, toplantının kadrolu yazmanı olmam nedeniyle, iki saatten fazla süre hem yazmak, hem okumak, hem konuşmak beni geriyor, geriye çember şeklinde bir başağrısı kalıyor.
Akşamüstü Cem Yılmaz'ın son filmi Do Not Disturb'ü izledim ve pek beğendim doğrusu.
Bu defa komik bir film beklemeyin, son senelerdeki Kara Filmler serisindeki karakterlerden Ayzek/Metin'in başrolde olduğu bir hikaye bu. Oyuncular rollerinin hakkını veriyor, bazıları da şaşırtıyor.
Burada, Cem Yılmaz'ın sayfasında yayınlanmış bir şarkı olacak, seyredin derim.
Sabah yağmurun ilk saatlerinde sokağa bakarken,
Yağmurun yağmasından begonvil bile mutlu oldu gibi geldi bana...
Filmin başını ve sonunu severek izledim de o ilacı almadığı sahneler çok abartılı, filmi bambaşka bir yere sürükledi. Orda biraz koptum filmden. En çok da eczacıya bayıldım sanırım:)
YanıtlaSilİşte belki, sanal kişiyi gerçek dünyaya getirebilmek için düşünülmüş o sahneler. Yine de yalan dünya... :))
SilEczacıda Özge Özberk nefisti, hiç oynamadığı bir karakteri canlandırmış, çok başarılı. :)
Neyse yarın hava açacakmış, İstanbul'da ıslanmayalım. Begonvil ne şahane bir çiçek, insanın neşesini arttırıyor her bakışta...
YanıtlaSilIslanmazsınız, ıslatmayız sizi merak etme Leylakcığım, bekliyoruz dört gözle. :))
SilO renk var ya, ne halde olursan ol, yüzünü güldürür insanın. :)
Dün İstanbuldaydık, yağmurun en şiddetli zamanı yollarda trafikteydik. çok korktum hem trafik yoğun, hem görüş sıfır neyse ki sağ salim evimize geldik.
YanıtlaSilGeçmiş olsun Buketciğim, o yağmurda yolda olmak pek hoş olmamıştır, bilirim.
SilHayırlı olsun Pelin'in yeni okulu ve eğitim yılı. :)