Sıcak ve nemli hava makul yaz havası haline dönüşme sinyali verince kaçırmadım, sabah erken sahil yürüyüşüne çıktım. Gerçi özellikle dönüşte nemin fazlalığı nedeniyle su gibi terledim, ama olsun yürüdüğüme değdi.
Dün gece Erkin Koray'ın vefat haberini almak üzücüydü. İnsanlar ağız birliği etmişçesine "bir devir kapandı/kapanıyor" diyorlar, öyle gerçekten.
Öğlende oturdum Erkin Koray şarkıları dinledim. Fark ettim ki yeni parçalarından çok eski şarkılarını biliyorum. Onlar toplumsal hafızaya kazınmış şarkılar.
Öğleden sonra iki film birden yaptım. Aslında sinemaya gitmek istiyordum, üşendim.
Önce MUBİ'de Aquarela isimli bir belgesel izledim. Belgesel suya adanmıştı; buz denizine, buz dağlarına, buz tutmuş göle, delirmiş dalgaların yükseldiği okyanusa, tayfunda taşan denize, yağan yağmura, dünyanın en yüksek büyük şelalelerine, büyük büyük sulara kısacası...
Sonra bu kadar ciddi bir konu üzerine bir de hafif bir seyirlik aradım ve pandemi sırasında çekildiğini fark ettiğim ama izlemek imkanı haliyle bulamadığım bir film buldum, Julia Roberts ve George Clooney'nin yıllar sonra birlikte oynadığı Cennete Bilet'i izledim.
Bu sabah, sahilde, kayadaki martı ile birlikte adalara bakıyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz!