Sabah erkenciydim, balkonda oturdum gündoğumunun kızıllığına baktım biraz. Uzatmayayım, güneşin yükselmesine daha var biraz uyuyayım niyetiyle yatağa döndüm. Uyumuşum da.
Bir rüya görmüşüm, uyanınca hatırladım; aslında eski zamanlardan iki kişi, birbiriyle bağlantılı denebilir, deniz kenarı, tekneler filan, kısacık rüyaya özlemler sığıvermiş.
Rüyamı hatırlamaya çalışırken dışardan kuş sesleri çalındı kulağıma.
En erkenci olanlar martılar ve tiz çığlıkları. Onların arkasından kargalar gaklamaya başlıyor. Kumrular bu ara pek faal, pencere içlerine konup kuğurduyorlar. En son uçuşan kırlangıçların nazik çığlıkları duyuluyor ve ağaçlardaki küçük kuşlardan cıvıldamalar geliyor.
Sabah bu sıralamayı düşünürken, aklıma eskilerden bir türkü düştü, "sabahın seherinde ötüyor kuşlar". Buldum dinledim ve içlerinden sevdiğim bir yorumu sizin için ekledim, burada.
Öğleden sonra Bayan E. uğradı, kahve likör keyfi yaptık, epeydir yapamadığımız sohbet muhabbet işlerine daldık, ikimize de iyi geldi.
Japon gülü, 2018 Temmuz'undan, Bozburun civarından,
Şimdi geride kalan yolculuk anılarından...
Yorum güzelmiş gerçekten, çok severim bu türküyü, hele o "İşte bu gönlümün cananı geldi" kısmını...
YanıtlaSilYaprak Sayar'ı daha önce dinlememişim, sesi hoşuma gitti, türküye yakışmış hem. :)
SilJapon gülüm bir kaç yazdır hiç açmıyor, yaprağa verdi kendini. Bozburun'da yollara dökülmüştü, ne güzel yazlık yerdir.
YanıtlaSilKendilerini yaprağa veren çiçeklerde biraz yaprak budaması yapmak, bir süre az su vermek işe yarıyor. Sonra su vermeyi artırınca çiçekleniyor. Bir dene istersen Mehtapcığım.:)
Silçok severim bu türküyü. selva erdener de pek güzel söyler.
YanıtlaSiljapon gülü de bana hep ilhan selçuk'u çağrıştırır. ne güzel çiçektir.
Selva Erdener'i de dinledim, evet güzel söylüyor. :)
SilTam bir yaz çiçeği, değil mi? :)