Bugün sıcak bir gün oldu.
Günü sıradan olmaktan çıkaran ve yarınki daha sıcak olması muhtemel günden ayıran özellik, bu işte.
Vantilatör karşısında oturma günleri...
Neyse, konuyu değiştirelim.
Bugün büroda birlikte çalıştığımız bir arkadaşımızın doğum günüymüş, 50 olmuş. Aa! Nasıl yani?
İnsan -yani en azından ben- kendisinden epey genç olanların böyle yuvarlak rakamları telaffuz etmesini yadırgıyor, doğrusu.
Belki de bu ara zamanın akışı ya da duruşu konusunda, kendi aklımdan geçen çelişkileri anlamaya çalıştığımdan böyle düşünüyorum.
Şu geçen haftaki yanlış adrese giden alış verişin ücret iadesini sağlamak için uğraşmak gerekecek sanırım.
İletişim yetkilisine ulaşmak deveye hendek atlatmak misali iken, bakalım neler olacak daha!
Herşey o kadar da sevimsiz değil canım, bugünün keyifli anları, kardeşimin anneme geldiği ve lahmacun yiyerek sohbet ettiğimiz zamanlardı.
Dün gece P.ciğimle bakakaldığımız "İstanbul by night"dan ne farkı var sizce?
Manzara İstanbul'a benziyor ama başka bir yere benzetsek mi ki? Mesela Eskişehir, bir tarih belirlesek kuzum senin yazlık zamanın gelmeden, bu yıl becersek şu buluşma işini. Bugün Funda ile de konuştuk, ne dersin?
YanıtlaSilLeylakcığım, harika olur, süper olur hem de. :))
SilBenim yazlık zamanına var daha Eylül'de kısmetse olacak.
Şu sıcaklar bir nefes aldırsın, Ağustos'a niyet edelim, ne dersin?
Oki, sonlara kaymayalım ama bizim bir Rize planı var. Şöyle ilk haftadan sonra ayarlayalım. Konuşuruz...
SilOoo Rize! Pek şükela! :))
SilTabii tabii, sıcakları atlatalım, duruma bakıp hemen konuşalım. :)
yaz mevsimini sevmiyorum, demiş miydim :) vantilatör karşısında geçen günlere her gün bir yenisini eklemek hiç güzel olmuyor valla
YanıtlaSilEvet demiştin ve demiştim ama o da bizi sevmiyor belli. Sevse bu kadar eziyet etmezdi. :)))
Sil