Dün gece uyumadan önce bi on dakika oturup serinlemek ve gecenin sessizliğinden ilham alarak uykuya dalmak niyetiyle balkona çıkmıştım. Açılır kapanır tahta sandalyeye oturmamla aman deyip kalkmam bir oldu, sandalye bir tarafa doğru yamuluverdi çünkü.
Ne olduğunu hemen anladım, diğer sandalyeye geçen hafta olduğu gibi, bacakları birbirine sabitleyen vida gevşemişti. Geçen haftaki yerinden çıkıp düşmüştü, o sırada sadece sandalyeyi çekiyordum, henüz oturmamıştım.
El mahkum vidayı yerine taktım, sıkıştırdım, umarım olmuştur. Acaba, bu hantal sandalyeleri emekli edip daha hafif ve pratik bir çift sandalye bakmanın zamanı mı gelmiş dersiniz?
Sabah kahvesinde, dün konuşup sözleştiğimiz ve sabah teyit ettiğimiz gibi Y.cuğumla Suadiye'de buluştuk. İkimizin de anneleri hayli ileri yaşta artık, hareket yetenekleri iyice kısıtlandı, annelerin yaşadığı sıkıntılar benzer ve biz kızlarının yaşadığı endişeler, kalp çarpıntıları ortak olunca dertleşme konumuz bir anne kız çemberi içinde döndü durdu.
Bu sabah dinlediğim, Nilay Örnek'in Feride Çiçekoğlu yaptığı söyleşiden kulağımda kalan "ortak sıkıntılar yaşayan insanların bunları paylaşmasının, anlatmasının o sıkıntıları aşmaya sağladığı kolaylık" düşüncesinin bir yansıması gibi oldu, arkadaşımla buluşmamız. Birbirimizi anlamanın verdiği güçle, birbirimize cesaret vermeye, en azından yalnız olmadığımız idrakiyle biraz nefes almaya neden oldu, bu sabah kahvesi.
Bu yazının enerjisi biraz ağır mı oldu nedir? Hemen çıkıyoruz o kafadan.
Bizi bir Jan Garbarek yorumu paklayacak, hem de ters köşe bir parçayla...
Fotoğraf 6 sene öncesinden,
Zarif ve sanatçı arkadaşım Ş.cuğumun pencere önü kafesi mevsimin güzel bitkilerinden çiçeklenmiş mis kokulu hayıta ev sahipliği yapmakta...
Linki tıkladım ve şok... Elbette ölürüz böyle şoklara Sevgili Okul Arkadaşım, üstelik bana büyük sürpriz çünkü Jan Garbarek'in külliyatında da olduğunu bilmiyordum, ondan ilk dinlemem ve ne keyif:)
YanıtlaSilTeşekkürler elbette:)
Değil mi? Tam şok! :))
SilOysa biz Jan Garbarek denince şöyle sesler duymaya alışkınız Sevgili Okul Arkadaşım değil mi? https://youtu.be/5caJW0684UU
Gerçi istisnalar kaideyi bozmaz, usta sanatçı ustadır, yine de. :)
Öyle ancak, dinledikçe benzer başka şarkılara da el atsa mı dedim. Geçmişe, bazı sanatçıları baz alırsak biraz muhafazakârız sanırım, ufaktan yıksak mı diye de düşünmüyor değilim şimdi. Twelve Moons için de teşekkürler:)
SilKesinlikle katılıyorum, kendi tarzı dışına daha çok çıkmalı ve denemeler yapılmalı. Rica ederim, zevk benim için. :)
Silben de bayıldım, bayıldım. çok yaşa sen Ekmekçim!
SilOhh, güzellikler paylaşılınca çoğaldı işte yine Şulem. :)
SilAhahah çiçekli hayıtını görünce bir gülme aldı beni. Yorumu sakıncalı piyade bulursan silersin sonra. Bu bitki malum bir bitkiye çok benziyor bilirsin, kokusu da oldukça "yoğun"dur. Bizim Ege'de çok olur yol kenarlarında falan ve ben bir seferinde toplayıp arkadaşlara diğer bitki olarak sundum bunu, kokusu koku, şekli şekil :)))) Kimi diyor bunu ekmeğe yağ sürüp hemen yiyelim, kimi diyor kurabiyesini yapalım, kimi kek ister, kimi barış çubuğu olarak tüttürelim. Sonunda en hızlısıolarak ekmek üzerine koyup yediler, ses etmedim çünkü zehirli değildir bilirsin, hatta çayı yüksek östrojen içerir. Ama bizimkiler diğer bitkinin etkilerini de hissettiler :)))) Bir neşelendik bir neşelendik. Ertesi sabah söyledim hayıt bu diye. Hey gidi gençlik.... Hâlâ da nerede görsem yanımdakileri kafalıyorum bir, eğleniyorum çok. Kötü C. :)))
YanıtlaSilYok yahu, ne sakıncalı piyadesi? Mis gibi eğlenceli anı işte! :))
SilKötü C. değil bence, botanikçi C. bence, ne yapalım, onlar da yaşadıkları çevreyle, doğayla az biraz ilgilensinlerdi yani... :))