Günün konuları doğasal, doğayla ilintili, kuşlarla, bitkilerle, onları sevmekle ve onları sevenlerle...
Yağmur dün geceden beri ince ince yağıyor. İnce derken gerçekten incecik, yağmur gibi değil de hani biraz uğraşsa kar oluverecekmişcesine, soğuk hava da cabası.
Yağsın yağsın, nasıl yağarsa yağsın, kabulüm.
Derken gün öğlene dönende kardeşimden bir mesaj; "Yaren gelmiş!"
Hadi yaaaa! Yaşasın!
Umutsuzluğa kapılmak üzereydim, nerede kaldı, gelmeyecek mi, ne oldu?
Hemen Alper Tüydeş'in sayfasına gittim, ayrıntıları öğrendim; aslında dün gelmişler, yol yorgunu yuvalarına yerleşmişler, bugün Adem Amca'yla selamlaşmışlar. Oh şükür!
Sabah erkenden gelen mesaja bakarak yolunu gözlediğim kargo, öğleden sonra geldi. Kargo görevlisinin elindeki küçük paketi teşekkür ederek aldım. Merakla paketi açtım ve içinde bu senenin tohumları olan paketlere gülümseyerek baktım. Uzaklardaki bir dostun baharlık bitki alışverişini yaparken buralardaki arkadaşların düşünmesi insana içten saran bir keyif veriyor.
Bakalım bu seneki tohumlar Akdeniz iklimine nasıl adapte olacaklar?
Geçen seneki cüce ayçiçeklerinin boyuna ulaşan olacak mı?
Günün melodisi C.ciğime gelsin, A. Dvořák'ın Rusalka Operasından "Song to the Moon"
Yaren hepimizin yorgun gönlüne nasıl da bir bardak su gibi hayat verdi <3
YanıtlaSilGerçekten öyle, doğanın iyilik dolu gücü bu. :)
SilÇok endişeliydim yaren'le ilgili, geldi neyse ki! ne güzel oldu gelişi yine :) şükür
YanıtlaSilEvet canım, benim moral iyice bozulmuştu ki, geldi nihayet. :))
Sil