18 Ağustos 2022 Perşembe

18 Ağustos Perşembe

 * Kaç ayın şeytanının bir bacağını daha kırmayı başardık bugün, Elektra'cığımla. 
Sonbahardaki toplu buluşmamızdan sonra aradan geçen kışı, baharı, yazı bir tarafa bırak, son üç haftadır ne vakit birilerimiz diğerlerini  -bu arada buluşma heveslisi ekibimizin diğer üyesi Şule'mi de anmalıyım- dürtüklese, mutlaka birisinin engeli vardı. Yok covid, yok ağır misafir, yok hastane işleri... En son dün Elektram beni "yarın sabah kahvaltı yapalım mı" demek için aradığında, tutulmuş boynumun acısıyla kendime üzülerek vakit geçiriyordum ve bilmem ki, zor valla diyerek . Sonra biraz uyudum, kendimi daha iyi hissettim ve telefona sarılıp, ya biz yarın sabahtan vazgeçmeyelim, ertele ertele nereye kadar dedim.

** Sabah annemin kahvaltısını hazırladım, hazır S de  temizliğe geldi, hazırlanıp çıktım ve Suadiye istasyonuna Elektra'mı karşılamaya gittim. 
Ve tam vaktinde trenden indi arkadaşım, kucaklaştık ve sahile doğru yürümeye başladık.
Şurada küçük bir sır vereyim, ikimiz de sıcaktan ve rutubetten hoşlanmıyoruz, gel gör ki gün daha o saatten  son zamanların en bayıltıcı sıcaklarından birini vaaadediyor. Şeytan bacağının kırılacağını anladı, boş durmuyor! Hiç aldırmadık, "burası caddenin şu bölgesi, ahan şurası Suadiye, öbür taraf Şaşkınbakkal, böyle gidersek sahil, şöyle gidersek bizim sahil kahvesi" tanıtımlarımla ve bir yandan da konuşa konuşa yürüdük, indik sahile. 
Kendine sonradan kürek kulübü ve beach süsü veren sahil kahvesinde bir şemsiye altı masaya oturduk, çayımızı tostumuzu söyledik, muhabbetimizi sürdürdük.
Önümüzdeki denize girenler çoğalıp çocuk çığlıkları artırınca ve  şemsiyeye rağmen güneş tepemizde boza pişirmeyi hızlandırınca, oradan kalkıp kahvemizi daha serin olduğunu umut ettiğimiz kitapçı önü kafesinde içmek üzere caddeye çıktık.
Kahve keyfinden bir süre sonra güneş tepeye çıkınca, teslim bayrağını çektik ve Suadiye tren istasyonuna yürüyüp, bugünlük, ayrıldık.

*** Eve ulaşınca kendimi duşun altına attım, biraz serinledim. Sonra bir Türk filmi buldum, Aslı İnandık'ın "Aslı Gibidir" filmini, yayınladığı dönemde izleyememiştim, bu defa vantilatörün önüne konuşlanıp, eğlenerek güzelce izledim.




Dip Not:
Denize girenlerin öncüleri ve onları şemsiye altında izleyerek ahkam kesen biz,
Dedik ki, temiz gözüküyor ama biz bu denize girmezdik...

4 yorum:

  1. ben de olsam, aynı şeyi derdim, çok güzel görünüyor ama ben burada girmezdim :)
    birlikte de buluşacağız değil mi? tepenize ekşiyeceğim tez zamanda :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buluşacağız şekerparem tabii ki, biraz bunalmıştım Elektra arayınca hemen atladım, ama sana sözümüz söz. :)

      Sil
  2. İyi ki denizi olan ve kolay ulaşılan yerlerde yaşıyoruz, nasıl çekerdik yoksa bu hayatın hengamesini demek geldi içimden ve dedim işte Sevgili Okul Arkadaşım:) Ve iyi ki bu dünyada Birsen Tezer var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi ki öyle dediniz Sevgili Okul Arkadaşım, tamamen aynı fikirdeyim. :)
      Gerçi, denizi olmayan yerde de göl olur, ırmak olur, baraj olur başka alternatifler var, ama deniz başka tabii. :))
      Birsen Tezer'in bu şarkının yer aldığı albümünü ilk yayınlandığında evir çevir dinlerdim. Yeniden karşılaşınca, eski dostu görmüş oldum. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!