Bu sabah yağmur yağdı ince ince, sonra bulutlu ve esintiliydi hava, öğleden sonra güneş egemenliği ele geçirdi.
* Günün olayı kırk küsur senelik dostum S.ciğimle nerdeyse bir sene aradan sonra buluşacak olmamızdı. Buluşmakla kalmayıp ona bir de resim sergisi gezmek ekleyince tadı damağımızda kalan bir gün oldu.
Sabancı Müzesi'nin pandeminin bitiş müjdesi ve bu senenin yıldızı gibi duran David Hockney'in Baharın Gelişi, Normandiya, 2020 başlıklı sergisi 11 Mayıs'ta başlamış.
Ayrıca daha önce başlamış olan Şehzade'nin Sıra Dışı Dünyası: Abdülmecid Efendi sergisi de günün ikinci armağanı oldu.
** David Hockney, müzedeki videolardan birinde -kendisiyle yapılan bir röportaj olmalı- şöyle sözler söylüyor, "...unutmayın güneşe ve ölüme uzun süre bakamazsınız, televizyondaki kötü haberleri dinlemeyin, onların satışı çok o nedenle varlar, umut ve iyi şeyler hep var çevremizde, mesela ilkbahar hep gelir..."
Bugün gördüğümüz sergi, teknolojiyle çalışmayı çok seven Hockey'in, pandeminin ilk senesinde Normandiya'daki evinin çevresindeki doğayı izleyerek i-padle yaptığı resimlerden oluşuyor. Resimler beni/bizi büyüledi. İzlenimci resimleri çok sevdiğimden, ya da mesela Van Gohg'un çok sevdiğim Japon espaslarından esinlenerek yaptığı resimlere benzettiğimden, ya da belki sadece "hep gelen ilkbaharı" çok sevdiğimden, bu sergideki tablolara bayıldım, içim açıldı.
Sergide fotoğraf çekmek yasaktı, o nedenle size en sevdiğim örnekleri gösteremiyorum, imkan olursa sergiyi tekrar görmeyi isterim.
Bu David Hockney de kimmiş diyorsanız, burada biraz daha bilgi bulabilirsiniz.
*** Sergi(ler) sonrası yorulmuş ve acıkmış olarak hemen komşu alandaki muhallebici zincirinin denize bakan bir masasında oturduk. Bir yandan tavuklu çorbalarımızı içtik -diğer ünlü zincirdeki kadar başarılı değildi, ne yazık ki- diğer yandan sohbet ettik.
Sonra kahvelerimizi içtik sohbeti sürdürdük ve evli evine köylü köyüne vedalaşması yapana dek Ortaköy'e kadar birlikte yola devam ettik.
Ortaköy Beşiktaş arasını yürüyerek geçtim, hastalanan koca çınarlar yerine yeni dikilen genç çınarları gördüm. Haliyle o yolda yürümeyeli de çok uzun zaman olmuştu, bir nostalji daha yaşamış oldum.
İşte günün güzellikleri böyle böyle...
Dip Not:
Sırtımı Sabancı Müzesinin kapısına vermiş, denize bakarak arkadaşımı beklerken,
Boğaziçi'nin rengi göz alıcıydı, bulutlar köpürmüş coşmuştu.
sabancı müzesinde olmak, hiç sergi olmasa bile şahane bir şey bence. bayılıyorum o mekana. bri de sergi gezmişsin ki kaymaklı ekmek kadayıfı :)
YanıtlaSilHockney'in söyledikleri ne doğru. çok beğendim
Gerçekten binanın önündeki seyir terasının eşi bulunmaz, son derece geniş açılı bir manzarası var, seyrine doyum olmuyor. :)
SilSergi güzeldi, bitmeden yolunuzu düşürebilirsiniz umarım. :)