* Sabah erken toparlandım, kahvaltıdan sonra caddeye yürüdüm. Son aylarda kuaföre gidip saçımı boyattığım her seferinde olduğu gibi, aklımda "artık boyatmasam mı, kısa kestirip beyazların çıkmasını mı beklesem, ya da griye filan mı boyatsam" soruları gezinip duruyordu. Şu yaz da geçsin, bakalım noktasına gelip, yine kendi rengine boyattım, oldu bitti.
** İşim bitince koştur koştur eve dönmek istemedim. Aslında pilates hocamla buluşacaktım, sonra o plan kaldı, galiba o yüzden kendimi dışarıda olmaya koşullamıştım. Neyse, havanın biraz yüzünü ışıldatması da sebep oldu ve kendimi Kadıköy dolmuşunda buldum.
Boğa'da indim, epeyce kalabalık olan Bahariye Caddesinde etrafa bakınarak yürüdüm, Moda'ya devam ettim, sakin ve tenha duran çay bahçelerinin önünden geçtim.
Kadıköy'e doğru Moda Caddesinden inerken bir arkadaşıma uğradım, kahve içip muhabbet ettik. Sonuçta, bir arkadaşla buluşamadıysam diğeriyle buluştum ve maksat hasıl oldu.
*** Dün akşam Leylakcığımın armağanı "Los amantes del Círculo Polar / Kutup Çizgisi Aşıkları" filmini izledim. Film oldukça eski, 1998 yapımı, bir şekilde adını duyduğum ama izleme fırsatı bulamadığım filmlerden. Şimdi de iyi ki izledim diyeceğim filmlerden oldu.
Benim için önemli olan, hayattaki tesadüfler ve tamamlanması gereken şeyler konuları üzerinde kafa yoran bir filmdi ve dokunaklıydı. Şurada filmle ilgili bir yazı var, okumak isterseniz diye.
Dip Not:
Kadıköy meydanında yerini sevmiş genç bir çınar,
Üzerindeki bulutlar en sevdiklerimden,
Hissiyatlarımız paralel gitmiş bu ara... :)
YanıtlaSilArada oluyor böyle değil mi? :)
Sil