Sabah güneşliydi hava, öğleden sonra tül perde bulutlar geldi, akşamüstü güneş daha kalınlaşan bulutların arkasında kayboldu.
* Erken uyandım yine, azıcık daha uyuyaydım iyiydi de olmadı. Ben de Nilay Örnek'in Nasıl Olunur serisinden bir kaç defa önüme çıkan bir tanesini seçtim, dinledim. 154. bölümün konuğu Latife Tekin imiş. İtiraf ediyorum, Latife Tekin'i ilk kitabı Sevgili Arsız Ölüm yayınlandığında, sonra ikinci kitabı Berci Kristin'in Çöp Masalları yayınlandığında, daha daha sonra 2002'de Orman'da Ölüm Yokmuş yayınlandığında kitapları alıp okumaya başlamış ve bir kaç sayfa sonra yarım bırakıp, kitaplığa kaldırmıştım.
Söyleşiyi dinledikten sonra, neden acaba okuyamadım merakına kapılıp, ilk elime geçen kitap Berci Kristin'in Çöp Masalları'na başladım, pekala okuyabiliyorum. Demek, Latife Tekin okumak için zaman bu zamanmış...
** Öğlene doğru canım Ms. Melty'den bir mesaj geldi, tam kalp kalbe karşıymış hali. Biz onunla geçen pazar günü birlikte Stratonikeia'ya gitmiş, gezmiştik. O ve bir önceki gün aradan geçen bir buçuk senenin hasretiyle bol bol sohbet etmiştik.
Benden sonra çok sevdiği kitaplarını yeniden açıp okumaya, bunu günlük ritüel yapmaya karar vermiş ve uygulamaya başlamış, çünkü, diyor "bana çok iyi geldin".
Şöyle yazmış: "İşte şimdi, her sabah bir pasajı taçlandırmaya karar verdim, bu kez bir şeylere katlanmak zorunda olduğum için değil, hayatın ne kadar zengin ve sonsuz olanaklarla dolu olduğunu hatırlamak için."
Devam ediyor, "Bugünün tacını Eduardo Galeano'nun şu pasajı aldı":
Helena rüyasında, unutulmuş rüyalarını bir adada bırakmış olduğunu görmüştü. Claribel, Helena'nın rüyalarını toplayıp kurdeleye bağladı ve kaybolmasınlar diye bir köşeye sakladı. Gelgelelim çocukları bu gizli yeri buldular ve Helena' nın rüyalarını denemek istediler. Claribel, onlara sert sert "sakın ha elinizi sürmeyin" dedi. Sonra, Helena' yı telefonla arayarak sordu: "kuzum, senin şu rüyaları ne yapayım ben?"
Taa içten mutlu oldum ve yazdım "... Birbirimize iyi gelmemiz, dönüp dolaşıp yarenlik etmek istememiz, hayatın bize sunduğu şanslardan bence..."
*** Öğleden sonra yurtdışındaki kuzenim yazdı: " Giverny'ye gittik, orada seni andım. Sende Musee d'Orangerie'de çektiğimiz fotoğraflar var mı?"
Olma mı? Ancak eski bilgisayarı kurcalamam lazım.
Derken artık kömürlü marşandiz havasında olan eski bilgisayarı açtım, bir dolu güvenlik adım, güncelleme filan derken, 2005'te yalnız, 2011'de kızım ve yeğenlerimle, 2014'de çocuklarla gittiğimiz Paris fotoğraflarını bulup, gönderdim.
Çocukların hepsi de nasıl büyümüş! Yine şaştım, neden şaşıyorsam?
Dip Not.
Geçen haftadan güneşli bir bahçeden,
Uzayıp giden sarmaşıklı bir yol,
Size bir film yolladım şekerim, acabağ gördünüz mü? Ben çok beğendim, o sebepten yolladım :) Belki de izlemişsindir gerçi ama başka bakarsın o zaman. Sevgili Arsız Ölüm çok iyi bir kitaptır, bence seversin. Ben Berci Kristin'den sonrakileri okuyamadım, itiraf edeyim ama Berci Kristin güzeldir...
YanıtlaSilKesinlikle gördüm, çok sevindim, daha önce izlemedim, kısmetse yarın izleyeceğim. :)
SilBir yazarın, sevdiğimiz yazar bile olsa, her kitabını okumamız mümkün değil bence. Okunanlar keyifle anımsanıyor olsun, yeterli. :)
kömürlü marşandiz havasında çalışan bilgisayarına çok güldüm, allah affetsin :P
YanıtlaSilparis'e 3 kez mi gittin kuzum sen? ay pek çok imrendim. ben hiç gitmedim desem :(
nilay örnek'te ben de en son gündüz vassaf'ı dinledim. öneririm.
E ama gerçekten öyle! Bir kere fiziksel olarak kadar ağır ki, bir de bir zamanlar onları yanımızda filan taşırdık, onun üstüne kullandığı program eski olduğu için yavaş çalışmasını da ekle, aman ohh !
SilYa şimdi Paris konusu şöyle, bir zamanlar benim iki kuzen de orada oturuyordu, uçak bileti ayarlamak yeterliydi, kalma parası hatta yemek parası olmuyordu, kaldı ki hatırlarsan o vakitler paramız daha daha değerliydi, haliyle gidebilmiştim. Şimdi tüm şartlar tepetaklak değişti.
Gündüz Vassaf söyleşisini dinlemiştim, Geçen sene G.. Vassaf'ın bir de D.W.'de bir röportajı vardı, o da güzeldi. :)