Sabah biraz çiseledi, sonra durdu yağmur. Kapalı ve soğuk bir hava gün boyu üstümüzdeydi.
* Erken uyandım. Sokaktan en çok o saatte arka sokakta kurulan pazara mal taşıyan kamyonların sesleri geliyordu. Yavaş yavaş duyulmaz oldular, o sırada çıvgın olduğunu tahmin ettiğim bir kuş sesi duydum. Üç beş dakika gayet yüksek sesle öttü, biraz ara verdi yan taraftan yeniden başladı. Seslerini ayırt etmeye başladım da şu kuşları ağaçlara baktığımda bir de görebilsem!
** Rus askerlerinin Ukrayna'da nasıl ilerlediği haberlerini öğrenmeden önce, biraz kitap okumak istedim.
Murakami'nin "Kadınsız Erkekler"ini Ocak 2016'da okumuşum. Bu sabah ilk öyküyü bitirdim, "Drive My Car"
Oyuncu Kafuku'nun gördüğü bir rüyadan sonrasına ait satırlar:
"Sahne ışıkları altında, belirlenmiş replikler çıkıyordu ağzından. Alkışlanıyor, sahneden iniyordu. Kendisinden uzaklaşıp, yine kendisine dönüyordu. Ancak döndüğü yer, tam olarak o eski yer değildi." Sf. 44
Derken, telefonuma mesaj geldi, Elektram "Drive My Car"ı izlemiş, çok beğenmiş, paylaşmak istemiş. Bloga da yaz bence dedim, kırmamış yazmış.
*** Sonra, kaçış yok, haberleri aldım, videolara bakmadım -insanların acılarını seyretmek istemiyorum- anneme kahvaltı hazırladım, pazara gittim, istavrit ayıkladım, kızım aradı, haberlere üzülmüş, biraz konuştuk.
Dün ıhlamur içmiştim, bugün adaçayı içtim, bunları yazdım. Şimdi galiba kitabımı alıp koltuğa oturacağım.
Dip Not:
Balkondaki saksılardan birinde tutundu bu yeşil can,
Bilin bakalım neymiş?
ne duymak ne okumak istiyorum ama olmuyor işte...ne beter günlerden geçiyoruz. insanoğlu hiç mi akıllanmaz, hâlâ ne için savaşır...anlamadım, anlayamayacağım!:..
YanıtlaSillisteye bir de "drive my car" eklendi sayenizde. yazın yazın, seyretmesem de seyreden arkadaşlarım var deyip sevinirim ki ben :)
Sevinirsin sen, bilirim. :)
SilHiç olmadı, anlatırız sana. Ne dersin? :)
Ballıbaba ile adaçayı arasında kararsız kaldım o saksıdaki hakkında.
YanıtlaSil"Drive My Car"ı benden başka herkes sevdi yahu, var bende bir şey demek ki, ruhsuz muyum neyim :)Çok uzun filmlere gelemiyorum ben.
Flee'yi nette bulursun sanırım, güzel bir animasyon olmuş, mülteci ve eşcinsellik konulu.
Mubi'de birkaç iyi film var sanki, bir bakayım yollarım sana, bitmiştir herhalde süresi.
İyi hafta sonları...
Yok Leylağım, ruhsuzluktan değil o. Sıkılmışsın sen. Uzun film bu nasıl biter diyerek gardını alıp oturduysan, ilgini çekememiştir. :)
SilMUBİ'de son olarak yine bir uzuuun film izledim, Çin filmi Elveda Oğlum. Uzunluğu ve bölgesi nedeniyle sana önermiyorum. :))
Bitkiye gelince, diil onlar. Turp o. Dolapta filizlenmeye başlamıştı, dibinden kesip saksıya gömdüm. Bakalım ne kadar büyüyecek? :)
Saksıdakini kişnişe benzettim ama bilmem ki?
YanıtlaSilBen öyle diye diye Irak savaşından bir görüntü bile görmedim.
Yugoslavya için aynı şeyi diyemeyeceğim.
Neyse bu konuyu konuşarak sadece kanırttığımı hissediyorum. O yüzden susuyorum.
Haklısın Joe'cuğum, kişnişe benziyor, ama değil, turp o. :)
SilSavaş konusu, izlemekten ve bakmaktan ne kadar uzak dursak da yaralıyor. Maalesef. :((
Paylaşmasam olmazdı ki :) motivasyonu senden aldım bence.
YanıtlaSilBir arkadaşımın oğlu Kiev’de üniversitede, iki gündür onu arayıp sakinleştirmeye çalışıyorum. Çocuk gelemiyor şimdilik, sıra bekliyor. Ona diyorum ki “sakın izleme, okuma çünkü şu an hiçbir haber gerçeği yansıtmıyor” ona böyle deyip sonra deli gibi Twitter da heşteg kovalıyorum. Lanet olsun. SAVAŞA HAYIR!
Tahmin etmeden bitirmeyeceğim: kereviz?
Ne kadar çok insanımız oralardaymış, dün 20 bin gibi bir rakam duydum. Çocuğu gelene dek o anneye sabırlar diliyorum. Tabii, orada yakını olan herkese de. :(
SilKereviz iyi bir tahmin oldu, köklü bitki ne de olsa, bizimki turp, yakın düştü. :)