5 Aralık 2021 Pazar

5 Aralık Pazar

Bulutlu başlayıp güneşli devam eden bir pazar günüydü. Günlerden pazar olunca yağmur da tatil yaptı sanırım.

* Bugünlerde dikkatimi çeken bir konu var, blog izleyicilerimden her gün bir tanesi eksiliyor. Son hatırladığım 31 di, bugün 29 olmuş, geri sayım gibi. 
Benim aklımdan geçen konuya cevap gibi, soruyordum kendime "yeni yılda Her Güne Üç Güzel Şey yazmaya devam etsem mi yoksa sadece Ekmekcikız'a mı devam etsem?" . İzleyici sayısı azalmasını bu soruya cevap sayarsammm...
Neyse, yeni yıla kadar vakit var karar vermek için.

** Sabah erken uyanınca  Nasıl Olunur'da Nilay Örnek'in Arif Keskiner'le yaptığı söyleşiyi aradım. Bir dönemin olayları, magazin haberleri, gerçekleri, genç bir adamın İstanbul'da hayata tutunmasına dair geçmiş zaman anılarını ilgiyle dinledim. 
Hızımı almışken bir de Sesli Öyküler'den Yekta Kopan'ın Keşke Kahveyi Şekersiz İçmeyi Başarabilseydim'i de dinledim. Ohh, artık güne başlayabilirim. 

*** Havayı güzel görünce, dünden aklıma düşen uzun bir yürüyüş yapmak fikrini uygulamak amacıyla Şule'yi aradım. saati kararlaştırıp, işlerimizi halledip, evlerimiz arasındaki orta noktada buluştuk ve sahile doğru devam ettik.
Güneş nasıl parlıyor, hava nasıl ılık! Havayı fırsat bilen yalnızca biz değiliz haliyle, sahile doğru ana yollar kalabalıklaşmaya başlayınca biraz aralardan yürüdük. Ancak deniz kenarında kalabalık yine panayır havasındaydı. Suadiye Şaşkınbakkal arasını deniz kenarından yürüyüp kısa kestik, içerilere doğru kırdık dümeni. 
Bir kahve içelim teklifimi Şulem "bizim evde içelim" karşı teklifiyle karşılayınca, bu cazip öneriye uyum sağladım ve balkonda oturup sığırcık cıvıltılarıyla dolu çam ağacına karşı kahvelerimizi yudumlayıp, sohbeti koyulttuk. Günün ve haftanın şık kapanışını böylece yapmış olduk.



Dip Not:
Sahildeki ağaçların üzeri sığırcık doluydu,
Henüz geliyor olmalılar, gökyüzündeki sığırcık danslarını çok az görebildik,
Fotoğrafı büyütürseniz, dalların ucundaki siyah noktalar gibi duran sığırcıkları göreceksiniz.

14 yorum:

  1. takipçi sayısı neyin göstergesi ki_? bence bu blogun çok güzel bir misyonu var: her gün kendimizi mutlu edecek şeyleri görebilme çabası...devam et kuzucan :)

    bugünkü yürüyüş şahane oldu bence. tekrarlayalım lütfen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blog yazmaya tabii ki devam edeceğim, ondan vazgeçmeyi düşünmedim hiç. Sadece iki blogu idare etmek söz konusu olunca biraz Ekmekcikız'a haksızlık mı yapıyorum hissine kapılır oldum. Buralardayım her türlü. :)

      Yürüyüşü kesin tekrarlayalım, insan konuşa konuşa uzun uzun yürüdüğünü anlamıyor bile.

      Sil
    2. blog sayısını bire düşürme diyeyim o zaman :) bu blogun işlevi farklı malum :)

      Sil
    3. Anlaşıldı merkez! :))

      Sil
  2. Hayır hayır hayır, mutlaka devam et, seni şuleyi ve zamansızlık yazılarını her gün okumak bana çok iyi geliyor. 31 değil 4 kalsak bile bence devam etmelisin (meliyle biten sözcüklere olan nefretimi bile hiç sayarak yazdım bu yorumu!)
    Eksilme konusunu ben de fark ettim ama sanırım o arkadaşlar blog dünyasını topluca terk ettiler yani seni değil herkesi birden, kendilerini sildiler sanırım çünkü aynı eksilmeler hepimizde var. Önemli olan sayı değil ayrıca, vasıf :)))
    Arif Keskiner bugün ikinciye karşıma çıktı! Çok tuhaf, demek ki bana söyleyeceği bir şeyleri var. Yarın artık..
    Masmavi göğü görmeyeli 2 hafta oldu biliyor musun, çooook iyi geldi çok! Sığırcıkların dansı hakikaten ne büyük keyiftir izlemesi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Takipçi sayısını aslında metafor denemesi olarak yazmıştım, takipçi azalıyor, blog sona eriyor filan gibi. :))
      Gayet tabii kimse okumasa da yazıyorum, dert değil o konu. Okuyan ve yorum yazan olunca muhabbet oluyor, işin o kısmı ayrı bir keyif. :)

      Gökyüzünü mavi görmenin güzelliği ve ruhu ferahlatması konusunda ne kadar hak veriyorum sana bilemezsin, hava soğuk olabilir, rüzgarlı olabilir, her şey kabul, yeter ki ışık da olsun. Akdenizli olmak başa bela! :))

      Sil
  3. Takipçiler geçici olarak geliyor bazen kendi bloglarına takipçi çekmek için. Ama bizim gibi gerçek takipçiler hiç vaz geçmiyorlar. Ben zevkle okuyorum. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah ne kadar güzel burada olmanız, yazdığınız da ben de sizi zevkle okuyorum.
      Yukarıda da yazdım, blog yazmaktan vazgeçmek değil, blogları teke indirmek konusunu düşünüyordum. :)

      Sil
    2. bu yorumun altına yazayım dedim. bazıları takipe takip için geliyor, sonra bakıyorlar olmuyor, geri çekiyorlar takiplerini. o yüzden boşver onları. ;)

      Sil
    3. En alerjik reaksiyonum olan reaksiyonsuzluğu gösteriyorum hemen, "takibe takipçiler"e! :))

      Sil
  4. Ben de zevkle okuyorum, yazmayı bırakmayın lütfen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok yok, yazmayı bırakmayacağım. :))
      Ekmekcikız'a hak mı geçiyor düşüncesine kapıldım, sadece. :)

      Sil
  5. Eski bir blogger olarak derim ki, kendi keyfinize bakın siz. Takipçi dediğiniz, gelir, gider, uğrar, kendine göre alınır, darılır... Sonra mahalleyi özler, misal ben gibi, geri döner :)
    Ben mesela yazma disiplininizi seviyorum. Üstelik günlük gibi, yeni yetmelerin deyimi ile "olumlama" da yapıyorsunuz. Siz güne 3 not düşüyorsunuz, uğrayan birini kendine alsa gene kar :)

    YanıtlaSil
  6. Yukarıda takipçi sayısıyla ilgili laf ettim, şimdi yok yok o sayı değil önemli olan, filan desem de biraz boşa düşüyorum değil mi? :))
    Kimsenin yorum yazmadığı dönemlerde de yazmayı sürdürdüm ben, bazen bir kaç ay ses etmediğim olmadı değil, yine de yazdım, çünkü burayı seviyorum.
    Benimki "sadece Ekmekcikız'da yazsam daha mı iyi olur"u sesli düşünmekti. Buralardayım, her türlü. :)

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!