Güzel bir Pazar günüydü, bol ışıklı, hafif esintili, ılık.
* Dün gece iki parçalı bir uyku uyudum; yaklaşık 4'e kadar ve sonra 5'ten epey sonradan 10'a kadar. Aradaki uyanık zamanımda, buzdolabında soğuk mayalanma işlemindeki ekmek hamurunu pişeceği kaba aktarmak gibi basbayağı uyanık olmayı gerektirecek bir işi bile yaptım, bir de kitap okudum.
Uyanınca, önce ekmeği fırına attım, sonra alıştığım saate göre çok geç uyandığım için bir süre ayılmaya çalıştım.
Bir ara hatırlayıverdim, rüyamda aşı peşinde koşturuyordum! Bunun üzerine beni bir gülme aldı ki, aslında rüyada oldukça sıkıntılı bir haldeydim ve aranan aşı mı bulunamıyordu, kalmamış mıydı, yoksa yaptırmış olmam gereken aşı mı gözükmüyordu, neyse işte, sıkıntılı bir hal vardı. Vah vah!
** Güzel havadan yararlanıp, yine biraz annemle yavaş adımlarla kısa bir mahalle turu attık. Sonra ben hızlı adımlarla daha uzun bir yürüyüş yaptım, mahallenin daha az geçtiğim sokaklarına daldım, yere dökülen sonbahar yapraklarına baktım, ormanda olmayı özledim.
Eve döndüğümde güneşe henüz doyamamıştım, uzunca süre balkonda oturdum ve geçenlerde Leylakcığımın yazdığı Nilay Örnek'in Nesrin Topkapı söyleşisini dinledim. Çok keyifli şıkır şıkır bir söyleşiydi, linkini bırakayım buraya.
*** Bugün size çok tanıdık, sevdiğimiz bir şarkıyı dinletmek istiyorum.
Mayorka doğumlu Katalan şarkıcı (Akdeniz'in sesi diyorlarmış, kendisine) Maria Del Mar Bonet söylüyor, eşlikçilerinin usta müzisyenler olduğunu dinlerken anlaşılıyor.
Bizim sokağın alt köşesindeki apartmanın bahçe duvarının gediklisi,
Sevimli mi sevimli, kibar mı kibar,
Güz güneşinin tadını çıkarıyor.
Bir demet yasemen'i zaten pek severim, bu yoruma da bayıldım :)
YanıtlaSilBen de sevdim, güzel düzenlemişler. Biraz Yasmin Levi şarkısı havalı olmuş. :)
Sil