19 Ekim Salı

Bugünün daha güneşli bir gün olacağını sanıyordum, olmadı. Sabahki bulutlar öğlen civarı aralanır gibi oldu, sonra yeniden yerleştiler.

* Sabah güne dair bir plan yapamamıştım, çünkü bir kargo bekliyordum. Tam,  "off, bütün gün evde çakılacağım şimdi, neyse kitap okurum hava bulutlu zaten" fikrine kendimi alıştırmıştım ki -belki de bu nedenle- kargo geliverdi! Haydi bakalım, günü planla şimdi, der gibi.

Kızım aradı, biraz tez konusu seçiminden, gündelik hayat işlerinden konuştuk. "Ekmek alacağım ama burada fırın yok" dedi, markete gidecekmiş. Bilmiş bilmiş tespitler yaptım, Fransa gibi değil mi yani, orada her mahallede iki fırın vardır dedim. "Belki Brüksel'de vardır, burada adım başı sandviçci var" dedi çiçeğim. Belki dedim, üniversite şehri olduğu içindir, hani öğrenciler hazır bir şeyleri tercih ediyor filan gibisinden. 

** Dışarı çıktım, bir iki iş hallettim. Sonra sahile inmek niyetiyle yürüyüşe başlayıp, yarı yolda içerilere kaçtım, bir saatten fazla yürümüşüm.

Eve dönünce kitap okudum, Hazır caramel latte kahve vardı, onu yapıp içtim, sonra komik bir şey oldu, kitap okurken gevşeyip uyuklamaya başladım. Hem de az önce kahve içmişken! Al sana, kahve uykumu kaçırıyor teorim çöp oldu. 

*** Kitap okurken radyoyu açmıştım, oradan öğrendim, bugün Suna Kan'ın 85. doğum günüymüş. Radyo'daki yayında onunla ilgili hoş şeyler anlatıp bir de müzik parçası armağan ettiler,Mozart'ın Divertimentosu, kendisinin sevdiği bir esermiş, zarif bir kıymetbilirlik. 

Bu sabah dinlediğim başka bir müzik parçasını dinleteyim size, yine bir Türk sanatçı var, çalanlar arasında; Ludovico Einaudi'dan  Fly (Mercan Dede ve Dexter Crowe yorumuyla).

Dip Not:

Tanıştırayım efendim, Sedat kedi,

Kendileri bizim apartmanın bahçesini yaşam olarak seçmiş,

Yaz başında bebekti, şimdilerde epey bir serpildi,

Girişteki sarmaşık tarhının üzerinde öğlen uykusunu alırken,