15 Eylül 2021 Çarşamba

15 Eylül Çarşamba

Gün bitmeden  nefes nefese  yetiştim yazmaya. Maksat sözümüz söz olsun, her gün yazmak.

* Bir kaç gündür olduğu gibi, bugün de koşuşturmacalı, iş yetiştirmeceli geçti, uzun yol yolcumuzun hazırlıkları filan...

** Bunca hareketli geçen günün sabahında radyoda duyduğum bir melodiyi -günün güzelliklerinden birini- sizinle paylaşmadan geçmeyeyim. Çocukluğumun yegane çalgısı, daha doğrusu çalmayı denediğim tek enstrüman olan mandolinle çalınan bir eser bu; Serenata Malinconica. 

*** Az sonra yatıp dinleneceğiz, bu gece son zamanlardaki serin gecelerden farklı sanki, daha ılık gibi. İyi uykular, güzel geceler sevgili okur. 



Dip Not:
Kabak çiçeği dolması, Bodrum'dan, yine geçen haftanın taamlarından,


4 yorum:

  1. Günaydın Sevgili Okul Arkadaşım,

    Gözüm kabak çiçeği dolmasına takıldıysa da konu mandolin:)

    Şu an dinliyorum ki muhteşem, teşekkürler:) Benim halam çok güzel çalardı, hala çalar ki o zaman liseliydi ben de bebe. Müzik kulağı olan bir aileyiz ama içimizde bir tek halam enstrüman çalar, tüm tellileri ve klavyelileri diyeyim ve alanı daraltayım biraz:) Dolayısı ile ilkokulda pazar günleri ben de gönderildim kursa ama başlangıçtaki uğraş işime gelmedi, üç derste öğrenebilecek bir yetenekte olsam tamamdı... Sonuç itibariyle ancak iyi bir dinleyici olabildim:)

    Hâlâ dinliyorum, youtube "madem öyle," dedi ve peş peşe sıralıyor sanırım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Okul Arkadaşım,

      Müzik aleti çalmaya yeteneği olan insanlara oldum olası hayranımdır. Bir müzik parçasını notadan okumayı, bir melodiyi çalmayı becermek sihir gibi gelir bana.
      Benim müzik aleti maceram ilkokuldaki mandolin kursuyla sınırlı kalmıştı. O kadarı bile, ne kadar keyifliydi.

      Radyoda keşfettiğim bu parçalar gerçekten keyifli, ustasının elinden çıkınca mandolinin sesi çok hoş oluyor. Keyifli dinlemeler olsun. :)

      Sil
  2. ya ben de pek imrenirim bir enstrüman çalan insanlara :) hatta oğluş bey piyano dersi alırken ben de bir iki deneme yapmıştım ama 40 yaşından sonra kalkışınca el parmaklarım fena halde ağrımıştı, bende de yeterince hırs yokmuş herhalde ki bıraktım. oysa şimdi bir iki parça çalabilsem fena mı olurdu yani :P

    kabak çiçeği dolması bana hep yaşar kemal'i anımsatır. onun, yanılmıyorsam, ada üçlemesinin ilk kitabında vardır kabak çiçeği toplanması vs...nedense aklımda yer etmiş. pek de güzel olur, çok severim, o ayrı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence hırstan ziyade gerçekten karşı konulmaz bir istek gerekli, müzik aleti çalmak için. Aksi halde o bitmek bilmeyen egzersizleri, tekrarları yapmak pek zor.

      Yaşar Kemal'in Ada Üçlemesini okumamıştım, bu ayrıntıyı bilmiyorum, ama genelde Ege, özelde Bodrum denince akla en çok gelen yiyecektir, bizim aile için. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!