Bugün erkenden başladı ve hangi ara gece oldu bilemiyorum, hızlı çekim günlerdendi.
* Gündelik işlerle başladım, alışveriş yaptım, anneme destek hizmetleriyle devam ettim, yemek yaptım, kızımı babasına uğurladım, arkasından oğlum geldi, akşam yemeği... derken yorgun düştüm.
** Tam bir sene sonra yakınımızdaki butik AVM'ye gittim, bugün bir aralık. HES koduyla girip, almam gerekenleri alıp, çabucak çıktım.
*** Öğleden sonra, tatil dönüşü sabah erken yola çıkıp vakitlice evlerine varan kardeşimin evdeyiz haberiyle sevindik. Bir yarım saat sonra tekrar aradı kardeşim ve evdeki daha çok depo ve buzluk olarak kullanılan ikinci buzdolabının bozulmuş olduğunu ve içindeki herşeyin atılması gerekeceğini söyledi. Üzüldük, hem tatil dönüşü şokuna, hem ziyan olan onca besin maddesine. yapacak bir şey yok, ne yazık ki.
Bu yazdığım üç notun günün üç güzeli adayı olmadıkları kesin. Ne yapalım, bugün böyle bir gün oldu.
Yazıyı yazarken Nuh'un Gemisi'ni iki haftadır dinlemediğim aklıma geldi.
Şimdi "Karışık Kaset" başlıklı 1 Eylül tarihli yayını dinliyorum. Yayın, Ferhan Şensoy'un ölümünün hemen arkasından hazırlanmış, onunla ilgili anektodlar var baş kısmında. De Gaulle'ün GS ziyaretiyle ilgli olanına yine çok güldüm ve Münir Özkul'la paylaşılan sahne ve kavuk devri hikayesinde yine gözlerim doldu.
Dip Not:
Askıda çiçek, geçen haftadan, Kadıkalesi'nde sahile inerken, bizim oralardan,
ay buzdolabı bozulması beyaz eşya bozulmaları içinde en sinir bozucu olanıdır, geçmiş olsun kardeşe. bozulan buzdolabından çok yazdan alıp buzluğa attığım yiyeceklere yanmıştım ben, benimki bozulduğunda...
YanıtlaSilaskıda çiçeklere ise bayıldım, bakmaya doyamadım
Sağol canım. Zaten, o da en çok bozulup atılan enginarlara yandı, sanırım. :(
SilBu çiçekleri ben de ilk gördüm, hibrid bir şey olsa gerek. Renkler içine çekiyor. :)