Ağustos'un ortasına ilerlerken bir gün daha geçti.
* Bir benzetme geldi aklıma; hani lunaparklarda yükseklere çıkaran salıncakları izlerken uğranılan bir çeşit baş dönmesi vardır ya, yaşadığımız günler bana o sersemlemiş durumu hatırlatıyor.
Gündemi nasıl içimize sindireceğimizi, ne yapacağımızı pek bilememenin şaşkınlığı da o sersemliğe eklenince olanlar oluyor. En hafifi uykusuzluk olan arazlar filan...
** Bir arkadaşım Gündüz Vassaf 'ın T24'te bugün yayınlanan bir yazısını paylaşmıştı sabah. Yazıyı okudum, beğendim, burada paylaşırım diye düşündüm hatta. Sonra baktım yazı yok yerinde. Sanal alemin bu sihir gücü acayip, insanı rüya alemine hapsediyor, adeta.
Oysa yazıda Nazım Hikmet'in şiirlerinden alınmış dizelerle yapılmış bir kolaj vardı. Hem şiirler güzeldi, hem ne yapılmalı sorusuna cevap aranıyordu.
*** Bugün müzik dinlememişim, şimdi yazarken aklıma geldi. Oysa, bir gün için ne büyük kayıp, günü müziksiz geçirmek.
Hemen Nuh'un Gemisi'ne gittim, yeni yayını açtım, şimdi yazarken Muğla türkülerini dinliyorum.
Dip Not:
Sabah yürüyüşünden,
Adı bilinmeyenlerden,
Mis kokululardan hem de,
Bir de güzel mi güzellerden,
Sevgili Ekmekçi Kız, bu adı bilinemeyenler için ben telefonuma inaturalist’i yükledim, çok çok tavsiye ederim!
YanıtlaSilSevgili C.,
SilTeşekkür ederim öneri için, deneyeceğim. :)
Daha önce bir iki başka uygulama denemiş fazla memnun kalmamıştım, umarım bu iyi olacak.
gündem çok ağır gerçekten, sindirmek çok zor. hep bir vicdan azabı ile yaşamaktan çöktüm vallahi...
YanıtlaSilBu da ayrı bir gazap, vicdan azabını da biz taşıyoruz sırtımızda. Nedense? :(
Sil