8 Haziran Salı

Sabah hafif yağmurla başladı, dünkü tahminlere bakarsak biraz daha çok yağmur bekleniyordu, sanırım bizim yaz köşesi yine ters köşe yaptı. 

* Bugün evin içinde ırgat gibi çalıştım, öyle ki, bu satırları yazarken vücudumun öyle acayip yerleri -mesela sol elimin baş parmağının ikinci boğumu- filan ağrıyor.

Kışlık yorganları, battaniyeleri dolaplara kaldırdım, bir kısmını yıkadım, nevresimleri değiştirdim, çamaşır yıkadım, üç kap yemek yaptım. Gerçi böyle sayınca öyle çok bişey yok gibi duruyor, ama, sabah onbuçuktan akşam beşbuçuğa dek popom yer görmedi.

Son olarak, sağ elimin başparmakla işaret parmak birleşim bölgesini kızgın tavaya değdirmek suretiyle yaktım, kantaron yağı sürdüm de sızısı kesildi, şükür.

** Sonra bugün klimacı aradı, geçen hafta da aramıştı, duymazdan görmezden gelmiştim. Bu defa başka numarayla aradılar, avlandım. Haftaya 30 derece olacakmış, artık klimanıza senelik bakım yapalım  dediler. Haftaya belki, bu hafta hiç müsait değilim, ben sizi arayayım deyip, savuşturdum.

Bir tanıdık aradı, bir arkadaşı için boşanma avukatı sordu, kadın olsunmuş şartıyla. Neyse, eski büro arkadaşlarıma sordum  Kadıköy tarafında tanıdık kadın avukat söylediler sağ olsunlar, gerekli bilgiyi ilettim, ben de.

*** Bütün bunlar olup biterken benim aklım "Klara ve Güneş"e devam etmekteydi, oysa. 

Sonunda bir lokma birşeyler atıştırıp, elime kitabımı aldıktan onbeş dakika sonra kitap elimden düşmüş ve uyuyakalmışım. 

Bu kadar sakin sakin bir şeyler anlatırken, insana dair yaptığı eşsiz gözlemleri  aktarabilen Kazuo Ishiguro'ya hayranım.

İşte bugün de böyle bir gündü.

Dip Not:

Hanımelleri de açtı demiş miydim? Evet, açtılar.

Tıklarsanız, bu satıra bir şarkı sakladım. Sevdiğim bir melodi, tatlı bir yorumu ve bir zamanlar eğlenerek izlediğim bir filmden kareler...