28 Haziran Pazartesi

Bu sabah 7:30'da uyandığımda kendime dedim ki, evet yaz geldi, hava sıcak, önümüzdeki iki ay bu sıcak sürecek, hayata iki gün mola verdin, yetsin, hadi kalk yürüyüşe!

* Kendi sözümü dinledim, kalktım hazırlandım, sokağa çıktım, bir saat yürüdüm. 

Eve döndüğümde, iki gündür buzdolabında bekleyen enginarı pişirdim, o pişedursun ben egersiz yaptım, sonra anneme çıktım, kahvaltı hazırladım. 

Annem banyo yaparken onun yatak çarşaflarını değiştirdim, eve inince çamaşır yıkadım, evi beyaz melekle süpürüverdim.

** Eh, haliyle sabah sabah bunca işi art arda dizince, öğleden sonra ayağımı uzatıp kitap okumayı hak ettim. Sıcakta mayışıp tembellik etmek de cabası.

Tembellik ederken, eski yıllarda bu zamanlarda çekilmiş fotoğraflara sardırdım bir ara. 

Şöyle şeyler, güzel anılar:

9 sene önce bürodan bir arkadaşımızın Boğazda deniz kenarındaki düğününe gitmişim. 

7 sene önce kızımı Malta'ya dil okuluna yolcu etmişiz, büyük yeğenim liseden mezun olmuş.

5 sene önce oğlumun üniversite mezuniyet töreni varmış, kızım üniversite sınavına giriyormuş, hemen ardından yine kızımın lise mezuniyet töreni varmış.

3 sene önce çocuklarla Olympos'ta tatildeymişiz, galiba ondan sonra birlikte tatil olamadı.  Zaten son iki sene de iptal.

*** Son olarak Güzellikler Defteri sayesinde Bergama kenti hakkında, kent kültürü hakkında bir web belgeseliyle tanıştım, adı Sinema Bergama.

Uzun süre belgeselin ayrıntılarını keşfetmekle meşgul oldum, çok etkilendim. Tadını çıkarmaya devam edeceğim. Anadolu'nun eski kasaba sinemalarında film seyrettiyseniz, gazozlarını içtiyseniz, kuruyemişlerini cebinize doldurup keyfini çıkardıysanız, şehirlerimizin karma kültürüne meraklıysanız, büyük bir hazine var orada, kaçırmayın derim.

Belgeselin  linki burada. 

Dip Not:

Bu kadar nostaljiden sonra resimsiz bir yazı oluverdi, merak etmeyin buradaki şarkı hepsinin hepsinin yerine geçecek, tık o zaman.