16 Haziran Çarşamba

Bu sabah 6:30'da pencere camına vuran yağmurun sesiyle uyandım. Sonra da bütün gün o ses devam etti.

* Günün önemli olaylarından birincisi, oğluma aşı sırası gelmesiydi. SGK'lılara da aşı hakkı verildiği haberi gelince, bu sabah için randevusunu almıştı. Hastane biraz kalabalıkmış, oğlum durumu "market kuyruğu bekler gibiydi" diye tanımladı. Aşı sırasında darısı kızımın ve yeğenlerimin başına  olsun.

**  Diğer önemli konumuz, bugün Sevgili Küçük Joe ile bir açıkhava buluşması planlamış olmamızdı.

Yetişebilirse, iş için  karşı kıyıya geçen Şule de dönüşte bize katılacaktı. Şule'nin gelmesi ihtimalini Joe'ya söylememiştim, sürpriz olacaktı. Fakat, hava hepimize sürpriz yaptı! 

Joe ile mesajlaştık ve ikimiz de birer saatlik yoldan yürüyerek gideceğimiz ve bu havada dışarda oturmak imkanı bulamayacağımız gerçeği karşısında "sonra tekrar konuşalım, buluşalım" kararı aldık.

*** Yağmurlu havaya en uyan eyleme geçtim sonra, kitap okumaya başladım. 

Dün Şulemin getirdiği Yekta Kopan öykülerini okuyarak, havanın şaşırttığı bünyedeki  hafif kırıklık ve nezlemsi hale fazlaca yüz vermemeye çalıştım. 

Doğrusu, dün havayı tanımlarken kullandığım Mayıs havası sözünü geri alıyorum bugün, ciddi ciddi Kasım havası geldi bugün. 

Dün Şuleciğimin yazısına eklediği Daniska grubunu ilk defa dinledim. Bu sabah epey bir süre başka şarkılarına gittim, çok hoş şarkılar dinledim.

Buraya sevdiğim bir tanesini, bir konuk sanatçıyla (Ezginin Günlüğü'nün eski solisti Ezgi Atmaca'yla) birlikte söylediklerini ekliyorum.

Dip Not:

Bugünün havasının bir anısı olsun dedim. 

Böyleyken böyle...