Son iki günü birer cümle ile geçmiştim, zira yine bir hastane günlüğü tutmak istemedim.
Bu defa annemin sodyumu çok ciddi olarak düşmüş, tahlil sonuçlarını gören doktoru bu durumun neden olabileceği olumsuz etkileri gidermek için serum vermek dedi.
Eh peki dedik, perşembe öğlene doğru hastaneye gittik, şöyle bir iki saat içinde çıkarız diye düşünmekteydik. Fena halde yanılıyormuşuz, o minnacık sodyum serumlarının her biri beşer saatte verilmeliymiş ve toplam üç tane serum verilecekmiş.
Böylece perşembe gecesi annem ve eşlikçisi olarak bendeniz hastanede kaldık. Dün, hastaneden çıkışımız öğleden sonrayı geçti.
Eve gelince bir nefes alıp, banyo yapıp kendimize gelmemiz ise akşamı buldu.
Dün akşam bir doğum gününe gitme sözü vermiştim. Yorgun ve uykusuz olmama ve de havayla ilgili olumsuz tahminlere rağmen gittim. İyi ki öyle yapmışım dost muhabbeti üstüne 90'ların şarkılarıyla biraz yorgunluk attım, üstelik yağmura yakalanmadım.
Akşam yakalanmadığım yağmurun gümbürtüyle yağışını gecenin bir vakti uykumun arasında duydum.
Bugün ise dün yapamadığım pazar alışverişinin yerine biraz market turuyla geçti.
Son günlerin haberleri özetle böyle.
Çarşamba günü Fenerbahçe parkına gitmekle bir nefes almakla iyi etmişim, ardından gelen üç gün nasıl geçti anlamadım bile...
Yukarıdakiler bu mevsimin güzellerinden saz püskülü ya da pampas otu.
Çiçekleri bana Fransız asilzadelerinin kokoş tüylerini hatırlatıyor.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz!