Sabah uyandığımda ilk iş İngiltere genel seçiminde ne olmuşa baktım, bana ne oluyorsa? Hadi biraz bahane bulayım, yeğenim orada, çalışıyor, ona bağlı merakım. Doğrusu, her gün birer bölüm izlediğim Crown dizisinin de konuya yakınlaştıran etkisi vardır, herhalde.
Sonra bizim dünyamıza döndüm ve bir süre önce yazıldığını öğrendiğim ve basımını merakla beklediğim kitabın bugün kitapçılarda olacağını okudum.
Arafta Düet isimli kitabın yazarları Selahattin Demirtaş ve Yiğit Bener ile T24 için uzun ve güzel bir söyleşi yapmış Sibel Oral, burada.
Röportajın sonlarına doğru anılan şarkı Hüsnü Arkan'dan Ayar ise burada, dinleyiniz.
Bugünün geleneksel olayı pazar alışverişi yine çift dikiş oldu; git gel, git gel ve hatta bir kez de elektrik süpürgesinin kopan hortumunu bulmak ve almak için git gel. Sonrasında kardeşimin deyimiyle "tarla" benim ölçümde "bahçe" yıkamakla geçti zaman. (Tarla ve bahçe tanımları, alınan ve dolaba kaldırılmadan önce yıkanıp, kurutulup, beze ya da kağıda sarılan yeşilliklerin genel adı. )
Elde kalanlardan yediğim, içtiğim faslı için bir süre daha geçen haftadayım.
Sağ alttaki elmalı bira, sağ üstteki hindistancevizi ve limonlu, soldakiler manastırda yapılmış biralar.
"bahçe" tanımını beğendim :) ben sadece covid döneminde yıkayıp kurutup kaldırıyordum. artık sadece sarıp sarmalayıp kaldırıyorum valla, itiraf edeyim :)
YanıtlaSilbiralar çok çekici :)
ay bir de kitap için çok heyecanlıyım. dün sabah t24'deki yazıyı okuyunca hemen ısmarladım bakalım ne zaman geçecek elime.
SilBiralar çok lezzetliydi, gerçekten. :)
SilYaa, ben de yarın gidip alacağım kitabı. :)