7 Haziran Cuma

Dünden devam edeyim, akşamüstü arkadaşım İ.ciğmin tavsiyesiyle bindiğim ve ilk kez tüm hat boyunca seyahat ettiğim M8  Bostancı - Parseller metrosuyla ulaştığım son durak, hayatta ilk kez bulunduğum bir coğrafi noktaydı. 

Arkadaşım arabasıyla geldi, beni topladı ve on dakikada evine ulaştık. Metroya bindiğim Emin Ali Paşa durağı evimize yürüme on dakika olduğu için, ilk kez Çekmeköy'e bu kadar kolayca ulaşmış oldum.

Sonra sabahberi yolda olan Meltyciğim de geldi ve bizim önce çay içmeli, sonra yemek yemeli sohbetimiz başladı. Gece, son metrodan önce beni yine o metro istasyonuna bıraktılar, eve dönüşümde rahat oldu.

Bugün pazar işleri, eczane işleri, yemek yapma, balkon yıkama, çiçek sulama derken akşamüstünün en iple çektiğim saatine ulaştım. Bir haftadır -belki daha fazla olmuştur- Crown'ı her gün bir bölüm hesabıyla ve merakla izliyorum. İkinci sezonda iki bölüm izledim. Bir yandan yavaş gideyim istiyorum, bir yandan merak ediyorum.

Sabah uyandığımda da Sofie'nin Dünyası'nı dinlemeye devam ediyorum, yakında bitecek sanırım ve ben de kitabı zamanında okumaya gecikmiş olarak felsefe bilgini olacağım! 

Güller arkadaşımın bahçesinden, yediverenmiş, 

Akşam gitmek üzere evden çıkarken gördüm, çiçeklerin ağırlığından dalları yerlere eğilmişti,

İ.ciciğim hemen elime makası tutuşturdu, "al kes eve götür, kesilince çoğalıyor bunlar" dedi. 

Sözünü ikiletmedim haliyle.