Son iki buçuk saatte, heyecan ve stresten tansiyonum çıkmış olmalı. Zaman geçtikte fanatik seyirci olmaya başladım, voleybol kadın milli takımı maçlarında. Maç süresince bir kanepede bir koltukta oturup zıpladım, salonda fıldır fıldır dolaştım, devre aralarında kardeşimle mesajlaştım, derken Polonya'ya 3-2 yenildik.
Neyse, Olimpiyat maçlarına bakacağız artık...
Bugün yine rüzgarımız bol, ancak havanın nemi de artıyor, sıcak etkili oluyor.
Bugün pazar ve alışveriş işlerini öğlen sıcağına kalmamaya çalışarak hallettim, yine de bunaldım.
Dün yaz gündönümü idi. Ben gibi serinlikseverlere müjde olsun, bu demektir ki henüz yaz devam ediyor ancak yavaştan yavaştan günler kısalacak.
Bugün maç saatini beklerken, Funda Şenol'un çok keyif aldığım bir yazısını okudum.
Yazı, Adalet Ağaoğlu'nun yaşamından yazın üslubuna eserlerine dek, kısmen üzerinde düşünmediğim, kısmen az bildiğim noktalarda aydınlanmamı sağladı.
Bu haftanın el ürünü, son pişirdiğim ekmek, fırından çıkmış soğurken...
Ay Funda'nın yazısını senden haber almam kaç puan? Telefonla da konuştuk ama o da söylemeyi unuttu sanırım. Kaç aydır Damla Damla Günler okuyor ikinci kez, çok uğraştı bu yazı için.
YanıtlaSilEkmek nefis görünüyor...
Ben haber verdim işte! :))
SilFundacığım gerçekten emek çekmiş, yazıdan hemen anlaşılıyor, ellerine sağlık. <3
Ben de sizin yazıdan hareketle yazıya gittim Sevgili Okul Arkadaşım, teşekkürler:)
YanıtlaSilRica ederim Sevgili Okul Arkadaşım, bizim kuşak Adalet Ağaoğlu'nu severiz, kaçırmamalı diye düşündüm. :)
Silne güzel yazmış Funda Hoca. bu yaz Adalet Ağaoğlu külliyatına mı dadansam yeniden diye düşündüm okurken
YanıtlaSilDoğrusu benim de aklımdan benzer düşünce geçti, külliyatı olmasa bile bu yaz bir iki kitabını okumalı. :)
Sil