4 Nisan Perşembe

Bugün hava tam bahar tanımına uygundu; kararında ılıktı, poyraz hafif esiyordu, gökyüzünde ressam fırçası değmiş misali bulutlar vardı, güneş yakmıyor ısıtıyordu, çeşit çeşit ağaç filizleniyor, çiçekler açıyordu.

Öğlende kardeşim geldi, hedefimiz annemi dizlerini göstermek için daha önce gitmediğimiz Erenköy Semt Polikliniğine götürmekti. 

Bilmediğimiz bir yer olduğu için biraz erken çıkalım dedik, iyi yapmışız, bugün Perşembe pazarı günüymüş, Erenköy çarşı içi daha kalabalıktı, kardeşim araba park edecek yer bulmak için araba içinde annemle beklerken, ben işlemleri yapmak için sıra numarası aldım. 

Sıra çabuk geldi, memur demez mi "randevunuz gözükmüyor!" Amann, nasıl olur, işte randevunun ekran görüntüsü burada dedim memura. Aldığım cevap "ama, bu dün içinmiş" oldu. Meğer ben tarihi yanlış hesaplamışım, Perşembe günü için bir önceki gün tarihiyle randevu almışım.

Neyse, memur insaflıydı, bugüne randevu oluşturdu, annemi arabadan aldım, kardeşim park yeri aramaya devam etti, biz içeride randevu saatini bekledik, doktor muayenesini yaptı, annemin dizlerine iğne yapılması için reçete yazdı, "bugün ilacı getirirseniz, hemen yaparım" dedi.

Annemle kardeşim beklerken ben eczane dolaştım, çok tatlı gayretli bir eczacı hanımın eczanesinde ilacın hemen getirtileceği sözünü aldım, beklemeye başladım. İlaç vaat edilenden biraz daha geç geldi, olsun, doktorumuza yetiştirmiş olduk, dizkapağı eklemine iğneler yapıldı, günün ana hedefine ulaşmış olduk.

Akşamüstü kızımla caddeye indik, önce bir fasıl sonuçsuz bir alışveriş bakınması yapıldı, sonra sahile indik, deniz kenarında oturduk, denizi seyrettik, yürüdük. Güzel bir akşamüstüydü.

Şaşkınbakkal'dan Suadiye'ye doğru sahilden  yürürken,

Gökyüzünde bulut süsü ve martılar...