Dün gece, bir önceki gecenin sert geçmesinden sonra, oldukça dinlendirici bir uyku uyumuş olarak erkence uyandım, şükür. Hemen ayaklanmadım, Alejandro Zambra'nın üçüncü kitabı Eve Dönmenin Yolları'nı dinlemeye devam ettim. Öyle keyifli gidiyordu ki, sonunda artık bu kadar tembellik yeter deyip kendimi yataktan çıkarttım.
Bugün pilates vardı, M.ciğimle keyifli bir çalışma yaptık, yine. Bu sene pilatese dönme kararı aldığım için, kaslarımın varlığını ve çalıştığını hissettiğim her defasında kendimi kutluyorum. Bu saatten sonra hiç işim olmaz diyenlerden olmadığınızı umarak yazıyorum bu satırları, belki teşvik edici olur. Aksi halde bu da böyle bir tuhaflık, deyip geçmenizi rica edeceğim.
Öğleden sonra, Ş.ciğim yakınlardan geçiyorken kahveye geldi. Oturup sohbet ederken anladık, bir süredir yüzyüze görüşmemişiz, olaylar ve konular birikmiş. Oysa, böyle blog aşırı yazışırken konuşuyor gibi oluyoruz sanki, tam olarak öyle değil aslında.
Bu sohbetten aldığım ilhamla akşamüstü A.cüğümü aradım, telefonda da olsa biraz sohbet ettik, özlem giderdik.
Son yaptığım ekmek, bugünkü kahve sohbeti misafirime yeni evine bereket getirmesi dileğiyle armağan oldu.
oh, akşam yemeğimize eşlik etti bile misssss gibi ekmeğimiz :) ellerine sağlık şekerparem
YanıtlaSilAfiyet olsun canikom. <3
SilAaa ekmek ve tuz, Ruslardan öğrendim ben de; eve bereket getirmesi için veriyorlarmış onlar da :) Ellerine sağlık! Yeni ev bereketli olsun mutlu sıcacık yuva olsun Ş.ye 🧿🍀
YanıtlaSilBir de şeker derler; ağız tadı tuzu için. :)
SilAnadolu'da yeni evli çifte de verirler diye biliyorum, demek Ruslarda da varmış bu gelenek.
Amin canım. <3