Dün geceyarısı pamuk prensesin arabası kabak olmadan az önce kürkçü dükkanına döndüm.
Üç gece evden ayrı kaldım, sanki bir haftalık yolculuktan dönmüş gibi hissediyorum ve sanırım ruhum henüz bu tarafa ulaşamadı, yolda bir yerlerde oyalanıyor.
İnsanın yurt dışında bir coğrafyada olup, sokakta yürürken, kahvede otururken etrafında dolaşan kedi köpek görmesi çok keyifli bir duyguymuş.
Gezerken dolaşırken karnın acıktığında yiyecek ne var derdine düşmemek, hiç bir şey bulamazsan küfte, bürek, güveçte fasulye bulacağını bilmek de insana rahatlık veriyormuş.
Otobüsün penceresinden Anadolu'nun Marmara'sına oldukça benzeyen yeryüzüne bakmak, dağları, ovaları benzer bitkilerle dolu görmek, bak burası Vardar ovasıymış, burası da Vardar nehri işte demek yüze bir gülümseme yerleştirme sebebiymiş.
Dünyanın belki de en berrak gölü Ohrid'i görmek, altından kaynayan tatlı suyu hissetmek paha biçilmezmiş.
Daha anlatacak neler var neler, yavaş yavaş demlensin yazacağım elbet.
Kosova'da 1. Murat türbesinin bahçesindeki gül,
Mevsimin son gülleri, bahçe sararmış yaprak dolu,
Turuncu gülün üstündeki yaprak ise...
Turuncu gülün üstündeki yaprak tam Cerenlikmiş :) Hoşgeldin...
YanıtlaSilaynı şeyi düşündüm görünce: "aaa ceren için bu yaprak" :)
Silböyle hatırlanmak diyorum, ah çok güzel çok! <3 alttaki yorumu bu yorumları okumadan heyecanla yazmıştım, üste bakınca sürpriz oldu çok sevdim yaaaa iyi ki varsınız <3
SilHoşbulduk Leylakcığım. :)
SilŞulem, biliyoruz birbirimizi. :)
SilC.ciğim, böyle tatlı ayrıntılara dikkat etmeyi senden öğrendik. :)
Silhihihi bana o bana <3
YanıtlaSilhoş geldin! kosova, borna, karadağ, o bölgeler hem bizden hem avrupalı ya, ben de çok samimi ve gerçek buluyorum.. doğası da çok güzel hakikaten, ne iyi ettin, hakikaten sanki 7-8 gün gibi geldi bana da....
Makedonya ve Kosova oraların kalbi gibi, sanırım. Şimdi imkan olursa, Bosna, Karadağ, Dalmaçya kıyıları aklımda. :)
Sil