Dün akşam bir kaç kez hapşırdım, sabah beri burnum akıyor, azıcık sırtımda bir serinlik geziyor. Eski tecrübelerime bakılırsa mevsimsel nezle gibi duruyor. Fakat şimdilerde adıbatasıcanın eris varyantından sıkça söz edilir oldu ya, şöyle bir endişelenmiyor da değilim. Asıl derdim, anneme bir şey bulaştırmayayım. Yoksa, nevazil dediğimiz şey ilaçla 7 günde ilaçsız bir haftada geçer, malum.
Bari ayağımı uzatıp kitabımı okusam ya, o da olamadı.
Ev internetinin son ödenen faturasının valla billa ödendiğini ispata çalışmakla geçti tüm gün. Hikayesi burada.
Aslında günün eğlenceli bir yazışması da vardı, şimdi güne haksızlık etmeyeyim.
Şulemin gördüğü rüya üzerine bizim kadim blog kızlarına yazması, A.'cığımın hatırını sormasıyla başlayan zincir gün içinde devam etti. Bazen kahkahayla güldük, bazen memleketin ve ondan etkilenenlerimizin hallerine sinirlendik, hüzünlendik.
Haydi haftaya müzikle başlayalım, eskilerden -epeyce eskilerden- çok çok dinlediğim, eskittiğim kasetlerden birisinden, Andreas Vollenweider'den White Winds.
Merdivenler geçen haftadan,
Işıklı, yansımalı, gölgeli,
Özet, ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden...
erdim kızım ben, gördün işte :)
YanıtlaSiltez zamanda iyileş canım, geçmiş olsun.
Gönül gözün açılmış senin, pırıl pırıl görüyorsun uzağı da yakını da. :))
SilSağol canikom, çabuk geçsin umuyorum. :)
akil kadınlar heyetinde görüşmek üzere :P
SilAy hadi işşallaa! :))
Sil