4 Nisan 2023 Salı

4 Nisan Salı

Çok komik; bu sabah mutfağa girince fark ettim,  duvar takvimi Mart ayında kalmış, oysa Nisan'ın gelmesini iple çekiyordum. 
Hemen sayfayı çevirdim, yeni ayın üzerindeki doğum günü, bayram işaretlerine gülümseyerek baktım, takvimi  duvara Nisan yüzüyle astım. 

Canım S.ciğimin doğum günü geçeli iki hafta oldu, biz güya hemen ertesi gün filan buluşacaktık. Takvim yaprağının başına gelen o buluşmanın da başına gelmiş gibi oldu, bir çeşit. 
Nihayet dün konuştuk, bugün için kavilleştik, öğlende Pera Müzesi'nin önünde buluştuk. 
Müzede adını ilk kez duyduğumuz Portekiz doğumlu, eş durumundan İngiliz ressam Paula  Rego'nun -retrospektif denilemezse de- gayet geniş bir sergisi vardı;  Hikayelerin Hikayesi.
Sanatçının resimlerinden çok etkilendik. Tablolardan yansıyan hüzün, iç sıkıntısı adeta elle tutulur hissi veriyordu. Sergi kapsamında, Paula Rego hakkında oğlunun çektiği belgeseli izleyince, bir yandan depresif karakterinin, diğer yandan coşkun zamanlarının yansımalarını ve nedenlerini öğrenmiş, sanatçıyı biraz daha tanımış olduk.

Serginden sonra manzaralı bir terasta oturup, puslu gri kendini göstermek istemeyen İstanbul'un manzarasına bakarak, orası neresiydi tanımaya hatta hatırlamaya çalışarak sohbet etmek, birikmiş konuları elden geçirmek ikimizin de ruhuna iyi geldi. İnsanın kırk yıllık arkadaşıyla buluşması bir başka oluyor. 



Evet evet! 
İstiklal Caddesinde yürüdüm, Taksim'den Tünel'e Cadde-i Kebir'i adımladım.
Yine çok özlemişim, yine çoğu yerini tanıyamadım.
Sevinç ve hüzün bir arada, yine...

10 yorum:

  1. İstiklal Caddesi'ne ilk kez gittiğim zamanı hatırladım, büyülenmiştim adeta, binalara bakmaktan boynum ağrımıştı. Markiz hala açıktı, Narmanlı Han restore edilmemiş, kedileri barındırıyordu, kaldırımlara taşlar yeni döşeniyordu, kitapçılar mağazalar başımı döndürmüştü, Cezayir Sokak parıldıyordu, masalar dışarlarda, insanlar yiyip içip eğleniyordu. Sonra yıllar içinde her geldiğimde bir şeylerin eksildiğini, banallaştığını görüp üzüldüm. 2018 deki son gelişimde ise ağlamamak için kendimi zor tuttum. O büyülü havadan eser kalmamıştı. Niye her şeyi yitiriyoruz ki, çok üzülüyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstiklal caddesinin yıllarca aynı kaldığı zamanları biliyorum Leylakcığım. Hatta Galatasaray Tünel arası benim oralarda olduğum zaman içinde yirmi yıldan fazla hiç değişmemişti. Haliyle şimdiki bu çok hızlı dönüşüm bizi sarsıyor, zaman zaman üzüyor.
      Biz de böyle garaip zamanlara rastlamış olduk, işte! Ne denir?

      Sil
  2. ne çok zaman oldu istiklal'e gitmeyeli...gitmeli en kısa zamanda...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gitmeli şekerim, sıkça gitmeli hem de. :)
      Gel gör ki yetişemiyoruz bir türlü.

      Sil
  3. Ben özellikle gitmiyorum çünkü bıraktığımda 2007 idi ve daha ağaçlar tam sökülmemişti ve ufak esnaf lokantaları vardı asmalı mescitte ve şahane barlar teras katlarında, akdeniz misal.. o anıların üstüne hiçbir şey yazılsın istemiyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ooo! Çok eski zamanlarda kalmış senin Beyoğlu'n C.ciğim! Bence artık adımını bile atma, hiç ilgisi yok o zamanki caddeyle, sokaklarla.
      Ya da şunu yapabilirsin, orası yine hatıralarında yaşasın, bugüne başka bir şehre gider gibi git, mesela...

      Sil

Hoşgeldiniz!