Dün gece tam oğlum aramıştı konuşuyorduk, telefon kesildi. Az sonra bir mesaj; kardeşi aramış, o nedenle kesilmiş, konuşmaları birleştirecekmiş.
Ondan sonrası görüntülü telefon görüşmesiyle sohbet etmek, hasret gidermek... Gerçi sabah çocukları düşününce, tekrar hasret bastı ya, ne yapalım artık.
Sabah erken uyanınca, bir süredir ara ara dinlediğim Olga Tokarzcuk romanı "Kadimzamanlar ve Diğer Vakitler"in son bölümlerini dinledim, bitti. Olga T.'u ve değişik biçim denemelerini seviyorum, bu roman da hoşuma gitti.
Öğlende cadde tarafında işi olan kardeşim kısa süreliğine anneme uğradı. Sonra birlikte benim rahat ayakkabılarını sevdiğim bir mağazaya gittik. Kardeşim baktı, istediği renkte bulamayınca almadı.
Kime niyet kime kısmet derler ya; ben bulursam alırım dediğim tarz bir baharlık spor ayakkabı buldum, ayağım rahat etti, aldım.
Sonra kısa bir Göztepe parkı -turu bile değil, geçişmesi- yaptık ve herkes evine yollandı. Ben dönüşte şuradan tarhana alayım, buradan simit alayım diye diye yürüyerek döndüm eve.
Park lalelere hazırlanıyordu, laleler yavaş yavaş yeşillerini toprak üstüne çıkarmışlar,
Bunlar bir öbek sümbül, şimdi onların zamanı.
Ben de bir baharlık ayakkabı arayışındayım, umarım senin gibi kolayca bulurum :)
YanıtlaSilUmarım Mimozacığım, uzun uzun yürümeyi sevenlerin en büyük desteği iyi bir ayakkabı zira. :)
SilÇiçekler çok güzel olmuş. Çok yorum yapmıyorum ama çok seviyorum yazılarınızı okumayı. Yaşamın her anının tatlı bir güzelliği olduğunu hatırlatıyor. İlerde mutlaka böyle bir blog tutacağım. Sevgilerimle...
YanıtlaSilPek ses çıkarmadan okuyan bloggerın günün birinde yapıverdiği yorum en keyif veren yorumlardan sanırım. Teşekkür ederim. :)
Sil