Yine hızlı çekim bir gün yaşadım.
Yine ruhum henüz buralara gelemedi.
* Mevsimin ağaçtan düşmüş ve dikenli kabuğundan ayrılmış ilk atkestanesini (3 adet esasında) bugün yerden aldım.
Sonbaharın eli kulağında diyebilirim.
** 17. İstanbul Bienali başlıyor, duyduk duymadık demeyin. Hatta bugün başladı ve 20 Kasım'a dek sürecek.
Sergiler ücretsiz. Mekanlara giriş için İKSV'ye bienal.iksv.org adresinden bir mail gönderip kişiye özel karekodunuzu almanız yeterli.
*** Dün pazardan aldığım acurları turşu kavanozuna yerleştirmeye vaktim yetmemişti. "Yarın sabah yaparım" niyetiyle buzdolabına koyup, unuttum bir güzel. Neyse ki, annem salatalık yerken, "inceymiş ne güzel, turşu da olabilir bundan, turşuluk salatalıklar da çıkmıştır artık" dedi de, benim acur jetonu düştü ve acurlar nihayetinde kavanoza girip salamura suyuyla buluşmayı başardılar.
Hayli zaman oldu, müzik paylaşmadım. Geçen hafta Bodrum Kalesinde dinlediğimiz konserin solistlerinden Burak Bilgili'nin CRR Orkestrasıyla seslendirdiği bir melodi gelsin, öyleyse.
Dip Not:
Atkestaneleri, üçü bir arada,
at kestaneleri fındığa ne kadar da benziyormuş, bu resimde fark ettim. tamam boy farkı var ama. ruh bir süre tatile devam etsin bence, alışma sürecine iyi geliyor böylesi.
YanıtlaSilAt kestanesi sanki daha çok bizim yediğimiz kestanelere benziyor Joe'cuğum, hem büyüklükleri onlar gibi, hem de fındıktan daha yassı duruyorlar. :)
SilArtık şehre daha çok alıştım, sanırım. ;)
sağ alttaki at kestanesinde kalp mi görüyorum, C.ciğim ne dersin :)
YanıtlaSilben ne zaman at kestanesi toplasam yoldan ve çantama atsam berekettir, şanstır diye, seni anarım , biliyor musun :)
Ben de C.ciğimden alışkanlıkla gördüm o kalbi, algıda seçicilik bize de yansıdı sanırım. :))
SilNe güzel bir bağlantı, insanın arkadaşını böyle hoş bir yolla anması. :)
<3
Sil<3
Sil