8 Temmuz Cuma

 * Sonbaharın başladığına emin olduğum gün demonte edip çocukların yatak bazalarının altına konuşlandırdığım iki vantilatörü - biri daha geniş pervaneli ve uzun ayaklı, diğeri daha ufak ve  masaüstü- yerlerinden törenle çıkarttım bugün.

Tozlarını aldım, ayaklarını taktım, yerleştirdim, çalıştıklarından emin oldum. Sonra benzer işlemi annemin evindeki vantilatör için de yaptım.

Bu törensel etkinlikten sonra, şu kadarını söyleyebilirim yaz başladı... 

Devamında yazdıklarımı okudum ve sonra "kendine gel kardeş bunlar blog başlığına uygun olmadı" dedim, sildim. Yukarıdaki cümlede üç noktadan sonrasını siz gönlünüze göre doldurabilirsiniz. 

** Sabah yine martıların  çığlıklarıyla uyandım ki, bu ara yavrulama sonrası dönemleri olmalı ailece bağrışıyorlar ve sesleri arşa çıkıyor.

Neyse, yapacak bir şey yok! Açtım Armağan Çağlayan'ın 196Sekiz kanalını ve henüz dün akşam yayınlanmış Kalben söyleşisini dinledim.

Kalben'i ilk duyduğumdan beri ilgiyle izliyor ve dinliyorum. Bu röportajı dinleyince, zekasına, yaşadıklarından sanatına kattıklarına, anlattıklarına hayran kaldım. Gayet hızlı ve düzgün konuşuyor,  anlattıklarını dinletiyor, üstelik oldukça acıtıcı gerçekleri sıradan kabul gören olaylar gibi yorumluyor. Bir de  konuşma sesinin şarkı söylediğindeki tonundan oldukça farklı olduğu dikkatimi çekti.

Röportajı buraya ekledim, sevilen şarkılarından birini de buraya. 

*** Günün büyük bölümü koşuşturma içinde geçti, pazar alışverişi, yarın sabah kahvaltıya gelecek misafirler için hazırlıklar filan, güzel şeyler işte.

Ha bir de canım C.ciğimin memlekete gelişiyle ilgili planlar yapmaya başladık. Artık bir yerlerde orada mı burada mı mutlaka buluşacağız, görüşeceğiz, sohbete dalacağız, hain planlarımız var, sevgili blog dostlarımıza duyurulur!

Dip Not:

Pazardan reyhan aldım, şerbet yaptım,

Yaprakları saplarından ayırırken ne görsem beğenirsiniz?

İşte size reyhanın yapraklarının arasında çiçeği...