Bugün sıcak bunalttı, geceyarısı gök gürültülü sağanak yağmur bekleniyor, haydi hayırlısı!
* Sabah kahvaltıda TRT Dinle'de Pinhani'nin bir şarkısına takıldım, daha önce duymamıştım, bir kaç kere üst üste dinledim. Eh, bugün Cuma olduğuna göre haftasonuna "Haftanın Sonu" şarkısından daha iyi bir selam olamaz, değil mi? Burada.
Kahvaltıdan sonra koşturmaca başladı, ekmekleri pişirdim, pazara -son haftalarda adet olduğu gibi- iki kez gittim, çünkü bu defa da buzluğa konulmak üzere taze fasulye almaya sıra gelmişti, bir de karpuz alınca zaten pazar arabası doldu, ikinci sefer şart oldu.
** Hava sıcak olunca balkondaki bitkilerim erkenden boyunlarını büktüler bugün. Balkondan güneş gidince hepsini bol bol suladım.
Biber fidelerim çiçek açtı tek tük, haydi bebeklerim bekliyorum sizi. Domates fidelerim biraz solgun duruyor, henüz pek hareket etmediler, güneşi az mı görüyorlar bilemedim.
Bir de C.ciğimin armağanı güneş çiçeklerinin açmasını heyecanla bekliyorum, epey boylandılar, bir kaç tanesi daha canlı gibi, onların da yeri mi dar nedir? Tohumlarını önerilen büyüklükte bir saksıya dikmiştim esasında, ama bakalım ne olacak?
*** Akşamüstü dinlenme saatinde kaç zamandır aklımda olan bir filmi izledim. MUBİ John Houston'un üç filmini yayınlıyormuş. İçlerinden "Afrika Kraliçesi"ni çok çok eskiden, siyah beyaz televizyon zamanında izlemiştim. Unutamadığım filmlerdendi.
Bugün yeniden izledim, keşke izlemeseydim diyeceğim, ama demiyorum. İzlemesem, o zaman bana muhteşem gelen filmin şimdi gözümü tırmalayan kusurlarını göremezdim ve bu kusurları kabul ederek onu yeniden sevemezdim.
Film 1951 yapımı, başrollerde Humphrey Bogart ve Katharina Hepburn ve de tabii filme adını veren African Queen isimli bir çatana var.
Olay 1. Dünya Savaşı sırasında Afrika'da geçiyor, İngilizler, Almanlar, Hristiyan misyonerler konunun kahramanları, Afrikalılar sadece bir kaç sahnede figüran olarak varlar.
Kafamda hep "iyi aktör" olarak kodladığım Bogart'ı -bu yargım özellikle, Kazablanca fimi nedeniyle olsa gerek- bu defa Hollywood yıldızı olarak bir kenara ayırdım, gibi oldu.
Filmin künyesini buraya bırakıyorum.
Dip Not:
Zakkumlar açtı, demiş miydim?
Açtılar açtılar...
Senden, Joe’dan ve annemlerden takip ediyorum fideleri, üçünüz de boylandılar diyorsunuz. Heyecan dorukta, bakalım ilk kim müjdeyi verecek ;)
YanıtlaSilBenim de Türkiye’den getirdiğim akşam sefası tohumlarım boylanıyor ama bitki bitleri sardı, ilaç yaptım ama ne olacak bilmiyorum akıbeti…. demek ki o nedenle Almanya’da hiç yokmuş! diyip iç çekip oturmaya devam..
Saat biraz geç oldu ama şimdi sana bugün gördüğüm bir çiçeği yollayacağım <3
Sanki, ilk müjdeyi ben verecekmişim gibi bir his içindeyim C.ciğim. ;)
SilUmarım ilaç işe yarar, ya da sarmısaklı su, ya da sabunlu su...
Kucaklıyorum. :))
pinhani'nin ennnnnn sevdiğim şarkılarından biridir, haftanın sonu :) insanın içine nasıl da mutluluk veriyor değil mi?
YanıtlaSilve şu zakkumlar...yol kenarlarında falan açıveren fütursuzluklarına bayılıyorum :)
Zakkumlar asıl yol kenarlarında, bayırlarda açınca güzeller. Şehir içinde olanları onları hatırlattığı için seviyorum. :))
SilBen bu şarkıyı yeni duydum, olsun ama, çok sevdim. :)
Haftanın sonuna Pinhani ile başlamak.... vallahi o çalarken güneş açtı ve odaya sızdı, daha ne olsun değil mi Sevgili Okul Arkadaşım:)
YanıtlaSilGerçekten güneşli bir cumartesi en keyiflisi Sevgili Okul Arkadaşım. :)
SilBizim bugünkü cumartesimiz yağmurluydu ya olsun, sıcak basmasından sonra o da güzeldi. :))
Pinhani'yi ben de son zamanlarda daha sık dinler oldum, sanırım sırası geldi. :)
YanıtlaSil