* Geçen ay Heybeliada'ya gittiğimde gördüğüm leylekler sebep oldu galiba.
Dünkü günübirlik İznik yolculuğundan sonra, bugün kıştan beri iple çektiğim bir yolculuğa çıktım.
** Üç senedir ilk kez havaalanına gittim (yok değil, kızımı yolcu etmeye gitmiştim geçen sonbahar) peki öyleyse üç senedir ilk kez uçağa bindim, gökyüzünden yeryüzünü izledim ve yere indim.
*** Şimdi yarı ılık yarı rüzgarlı bir havada, parçalı bulutlu gökyüzünün altında durup sahilden denize bakarak çayımı içmekten geldim. Henüz tam canlanmamış bahçeye bakarak, çevredeki ağaçlara yuvalanmış kuşların sesini dinliyorum.
Bir süre yazıları mobil blogger uygulamasından yazmaya çalışacağım. Eksikleri hoşgörünüz lütfen.
Dip Not:
Bu morlar belki son kır çiçekleri.
Eylül'den sonra çevrede kalan son inek otlayan alanda da inşaat başlamış.
İstanbullular sonunda Bodrum'u kaçtıkları şehre benzetmeyi, kocaman bir beton yarımada yapmayı başarmak üzereler.
İyi tatillerrrrr! Sen yine de güzellikleri bulursun betondan fışkıran ;)
YanıtlaSilC.ciğim, gerçekten iyi bir tatil oldu, mutlu döndüm. Betonsever halkımız iç ağrısı olmaya devam etse de...
Silbiz betonu seven bir toplumuz ne yazık ki. Nereyi seviyorsak orayı betonla kaplayıp sevgimizi gösteriyoruz sanırım!!!
YanıtlaSilMidas'ın Kulakları efsanesi gibi; orada dokunduğu altın oluyordu, yeni zamanda dokunulan betonlaşıyor. :(
Sil