Dünkü deli poyraz ve yirmidört saat yağan yağmurdan sonra bu sabah top top bulutların arasından parlayan güneş, önce sert karayel, sonra da yıldıza dönen rüzgarla kara bulutlara bıraktı yerini.
* Bir kaç gün önce küçük dayımın elinde gördüğüm broşürle, Kadıköy'de bir Sinematek açıldığı haberini okuduğumu hatırladım. Normal zamanda olsa, ben o sinemateke abone olmuştum çoktan ya, zamanlar fena. Yeni sinematikle ilgili linki buraya bırakayım ve çok yakın zamanda programlarını izlemek umudumu taze tutayım.
Sinematek deyince, üniversite yıllarında gittiğimiz Sıraselviler Caddesindeki Sinematek'i anmadan olmaz. Sonraki yıllarda önce Sinema Günleri ardından İstanbul Film Festivali bir çeşit sinematek programları da gösterene dek, sinemada başka neler olduğuna dair meraklarımızı orada doyurmuştuk.
** Dünkü yağmurlu günde sokağa çıkamadığım için hafakanlar basmıştı. Bugün attım kendimi sokağa bir buçuk saat yürüdüm, pek sık geçmediğim sokaklara daldım, Şaşkınbakkal'dan çıkıp caddeden dolandım, kar öncesi açamaya niyet eden Suadiye'deki mimozalara baktım, yavaştan aldıklarını görüp sevindim ve eve döndüm.
*** Ata Demirer Gazinosu'nu izledim. Şarkılar, espriler, eğlenceliydi. Burada biraz örnek var, bakmak isterseniz, tık.
Dip Not:
Geçende Kadıköy'den geçerken durup iskelede manevra yapan şehir hatları vapurunu izledim,
O an aklımdan geçen cümle "E le nave va!" oldu, Fellini'nin unutulmaz filmi "Ve gemi gidiyor"...
Vapurlar güzel, İstanbul güzel...
YanıtlaSilOndandır. :)