Dünkü yağmurdan sonra meğer akşam güneş kırmızı renkler arasında batmış, dün günbatımının müjdelediği güzel hava bugün sözünde durdu, güneşli, ışıklı bir gün geçti.
* Sabah kahvaltısı müziğimiz neydi, şimdi hatırlayamadım, onun arkasından gelen arşiv kaydını hatırlıyorum: Bir Orhan Boran gösterisi. TRT Arşiv kayıtlarından bir tanesiydi. Ne kadar özlemişim, sesini, anlattıklarını, naifliğini... Arkasından bir de Erkan Yolaç'lı Evet Hayır kaydı izledim, oh miss!
** Bugünün yürüyüşü sortiler şeklinde oldu. Önce kooperatife gittim, yumurta ve beyaz peynir aldım. Ardından annemle minik parkımıza yürüdük oturduk, bir tur daha yürüdük oturduk, eve döndük annemi bıraktım. Son olarak annemin istediği bir kaç parça market alışverişi için yakındaki M.gros'a değil, biraz daha uzaktaki M.paş'a gittim, böylece üç saate yakın zaman geçti gitti.
*** Akşamüstü bir kahve yapıp oturdum, bir film seyretmek niyetiyle. Önce Oscar adaylarından mı devam etsem dedim, sonra aklımdaki filmlerin sürelerine bakınca Fransız filmi Petite Maman / Küçük Anne'yi izledim. Sakin anlatımlıydı film, üzerinde düşünülmeye değer bir konu zarifçe anlatılıyordu.
Filmin MUBİ'deki tanıtım metni şöyle:
"Çocukluğun gizemlerini keşfe çıkan, hayal gücünü tetikleyen bu melankolik masalda Céline Sciamma, tüm dünyada büyük başarı elde eden Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi sonrası, bir çocuğun gözünden sevgi ve kayıp hissine incelikle bakıyor."
Benim de aklımda idi bu film ama bugün House of Gucci'yi izleyince buna fırsat kalmadı, yarına umarım.
YanıtlaSilYazın Funda bana Orhan Boran'ın yazdığı yaşam öyküsünü vermişti, hayli ilginç bir hayatı olmuş. Ben Yuki'li maceralarını çok severdim.
Yuki'ye bayılırdım! :))
SilEn büyük merakım, "o ses nasıl çıkıyor, öyle?" idi. Ciddi ciddi farklı türden bir canlı olduğunu düşünürdüm; çocukluk işte. :))
Film güzel, küçük oyuncular çok tatlı, sakin anlatımlı. :)
öyle çok seviyorum bu yaşamın olağan güzelliklerini okumayı. portakallar enfes gözüküyor. Afiyetler olsun
YanıtlaSilTeşekkür ederim ve yine teşekkür ederim. :)
SilFilmi izlerken üzerime bazı kabuklar döküldü tabii ki. Ancak bu defa dökülen ayçiçeği kabuğu idi, fındık ve badem değil. :))
YanıtlaSilBir de ben o sert kabukluları mutfakta kırıp sonra içeri taşıyorum, filmi izlerken o çat çut kırmalar dikkatimi dağıtıyor. :)
Mükemmel üçlü konusunda hayal kırıklığı yaratmak istemezdim, ancak o narenciye sepetindekiler mandalina değil, kan portakalı. Mahzuru yoktur umarım. :))
Canım Orhan Boran ♥ Ne güzel insanlar tanıdık biz, kendimi şanslı adlediyorum o sebeple :)
YanıtlaSilHem de ne şanslıyız! :) Çok zarif bir insandı Orhan Boran, rahmetler diliyorum.
Sil