10 Aralık 2021 Cuma

10 Aralık Cuma

 Aralık klasiği lodos üstü yağmur oldu, sabah sıcak hava akşama yağmur sesi; bugünkü gibi.

* Sabah internetten gazeteleri okurken, Duvar'da Zehra Çelenk'in yazısında  bir cümle ve devamı çok hoşuma gitti. Yazının tümünü de hararetle öneririm. 
"Bana göre kendisinin bile hâkim olamadığı hakikate sözcüklerle bir köprü kurabilen biri, bir tür elçi olarak var." Bu cümleyi de buraya almadan edemedim, böyle böyle yazının tümünü aktaracağım sanki.

** Sonra işte gün akıp gitti yine, hastane, pazar, alışveriş yerleştirme, yemek yapma derken akşamüstüne geldik dayandık. 
Şöyle bir çıkıp Bostancı'ya gidip Malatya tarhanası alıp geleyim düşüncemi yarına erteledim, günler çuvala girmedi ya, hem bulutlar alçaldı yağmur gelir yakında filan diye kendime bahaneler buldum. Tabii asıl derdim "Anne with an E"yi bir iki bölüm daha izlemek. Öyle de oldu, mutluyum.

*** Bir tarihte, Binbirdirek Sarnıcı'nda bir sergi gezdiğimi hatırlıyorum. Sergide Bizans dönemindeki İstanbul maketler, haritalar vb. yardımıyla anlatılıyordu. Çok etkileyiciydi.
Bu satırları okuyanlar arasında 1200'lü yıllardaki İstanbul'un nasıl göründüğünü merak eden varsa,  yukarıda anlattığıma benzer bir kaynağı sunuyorum. Byzantium'a Yolculuk burada.  



Dip Not:
Akşama doğru yağmur başlayınca bugüne şöyle romantik bir fotoğraf olsun istedim,
2017 Mayıs'ında kırk senelik arkadaşımla Bursa civarında gezmiştik, nefisti
Fotoğraf o geziden, 
Apolyont gölünde patpat motorlu tekneyle dolaşırken,

12 yorum:

  1. Paylaştığın yazı ne güzelmiş kuzum, sağol. "Aşk acıdan çok yaşama yakın duruyorsa, gelsin"demiş ya, ne doğru değil mi? Bu arada Duvar'da Umur Talu da yazmaya başladı, takip ediyor musun? pek mutluyum Talu da duvarda yazıyor diye :)

    Ben Anne with an E bittiğinde birkaç gün kendimi boşlukta hissetmiştim. sende de öyle olacak sanırım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam da o cümleye meftun olmuştum, ben de. :)
      Umur Talu'yu evet ilk günden beri okuyorum. Ben de sevindim doğrusu, günlük yazı yazmaya başlayınca.

      Kesinlikle boşluk hissedeceğim, o nedenle son sezonu daha az az izleyeceğim desem de, kaptırınca gidiyor. :)

      Sil
  2. Yazıyı gün içinde okuyacağımdır . Bir de oksijen gazete çıktı. Haftasonu gazetesi, internetten sınırlı takip edebiliyorum, ama keyifli bir oluşum. Hafta sonu denk getirip gidip almak var ya, bir türlü beceremedim daha :)
    Kızıl saçlı geveze tatlı dil Anne :) pippi uzunçorap vardı ya çocukken mutlaka okumuşsundur sen de, ben onu hep Anne gibi ya da Anne’i o gibi düşündüm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oksijen'i biliyorum, aldım iki kez, ne var ki eskisi gibi gazeteyi aça aça yayılarak okuma işlerini unutmuşum. Bir kere gidip almak lazım filan, olduramadım düzenli izlemeyi.

      Bir itirafta bulunayım, her nasıl olmuşsa olmuş, uzun çoraplı Pippi'yi okumadım ben. Bir gün alıp okuyacağım! :))

      Sil
    2. oksijeni alın kızlarcım. çok güzel. ben sektirmeden alıyorum. haftalık dergi tadında.
      pippi uzunçoraplı gibi olmak için çillerim olsun çok isterdim küçükken, o kadar severdim ve evet, ben de anne'i pippi'ye çok benzettim :)

      Sil
    3. Oksijeni almaya daha çok özen göstereyim, o vakit. :)

      Senin çillere sahip olma arzun Elektra'nın gözlük aşkı gibi olmamış, neyse ki! ;))

      Sil
  3. Anne dizisi ile kitap o kadar farklı ki. Dizideki maceraların çoğu kitapta yok mesela, senaryoyu özel yazmışlar. Ve sadece ilk kitabı baz almışlar, Anne başka şehre okula gidene kadar, araya giren olayların çoğu kitapta yok ama kitap da ayrı keyifli, resmen kendimi ortaokulda falan hissediyorum okudukça :)Ama okurken sürekli dizideki Anne gözümün önünde...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen şimdi o kitabı okurken, eğlencenin en keyiflisini yaşıyorsun, anladım onu. :)
      Dizisi bile bu kadar eğlenceli ve sürükleyiciyken, kitabı okumak ayrı zevk olmalı. :)

      Sil
  4. Link verdiğiniz yazıya bayıldım. İçindeki Tomris Uyar ve Barthes alıntıları, Zehra Çelenk'in yazı ve yazar tespitleri. Kadın, sevgi, değer, ilişki konusunun derin ve dikine vurgusu olan birkaç aya girdiğimiz şu zamanda içimde öyle güçlü titreşti ki..Bir daha yazayım, bayıldım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıyı ben de çok beğendim ve o nedenle paylaşmak istedim. Gerçekten kadın bakış açısıyla ve çok güzel ifade edilmiş bir yazı.
      Ortak tınılara sahip olduğumuzu yeniden görmek de ayrıca hoş. :)

      Sil
  5. Malatya tarhanasını bilmem ama Caddebostan'da Tarhana Baba'nın tarhanası da çok nefis, hep görürüm dükkânı ilk defa aldım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serpilciğim,
      Malatya, Maraş, Elazığ tarhanaları birbirine benzer, onlar un tarhanası değildir dövme kaynatılıp yoğurt katılıp ekşitilerek ve kurutularak yapılır. Pişirilmesi de farklıdır.
      Diğer taraftan un tarhanaları içinde Uşak'lı Tarhana Baba'nın tarhanası gerçekten nefistir, çok beğenirim. Dükkanının açıldığını bilmiyordum, yolum düşünce alayım. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!