Bugün gökyüzü parçalı bulutluydu. Bugün güneş vardı, poyraz da vardı. Bugün güzel bir gündü.
* Sabah uyandığımda heyecanlıydım. Karşıya geçmem gereken bir işim vardı ve sonunda karar vermiştim ki, biz bu aşıları boşuna olmadık, artık metroya binmenin vakti geldi.
Biraz daha tenha olsun bari diyerek, 11'i geçerek evden çıktım. Metroya bindim, iki sene olmasına az süre kala ilk kez. Sanki, başka bir memleketteyim ve ilk kez metroya biniyorum, öyle bir yabancılık hissi. Kadıköy'e geldim, yeni hedefim vapura binip Karaköy'e geçmek.
Artık on beş dakikada bir vapur kalkıyor, eskiden yirmi dakikada bir kalkardı. Ancak henüz anlayamadım, bütün vapurların güzergahı Karaköy Eminönü mü? Şehrimize yeniden alışmak gerekecek, eskiden bütün bunları ezbere bilirdim. Ne garip!
** Karaköy'den Tünel'e çıktım. Daha Tünel'in kapısından çıkar çıkmaz Kırmızı Kedi kitapçısını gördüm ve hoop ayaklarım beni önüne götürüverdi. Bir tane kendime, birer tane az sonra buluşacağım can kardeşler A. ve A.'ya kitap aldım.
Az sonra bu defa Galatasaray'da Y.K.B. Kitapçısına girdim, gezdim dolaştım, yeni kitaplara baktım, ne büyük keyif!
Ben böyle oyalanırken baktım zamanın farkına varamıyorum, Taksim'e doğru oyalanmadan seyirttim. İşimi kolayca halletmeyi umuyordum ancak, önce beklemem gerekti, sonra bir iletişim problemi çıktı filan, neyse ki kızlarla buluşma saatini azıcık geçirerek buluşma yerine ulaşabildim.
*** Bizim yıllardır Taksim'de buluştuğumuz yer Gezi Pastanesidir, ilk blog kızları buluşmamızı da orada yapmıştık. Bu defa oradaki güneşlik problemi nedeniyle Metis Kitapevinin üst katındaki kafeye gittik. Kahvelerimizi orada içip, çene çalmaya hasret gidermeye daldık. Sonra, İnci'ye gidip profiterol yedik -bin sene geçmiş sanki, öyle bir şaşkın mutluluk içindeyiz- saldık kendimizi caddeden aşağıya. Ancak kalabalık artmış, o nedenle arka sokaklardan yürüdük, Odakule'nin altındaki geçitten tekrar İstiklal'e çıktık. Tünel'e doğru yürürken, kızları Terkos pasajının cazibesine kaptırdım.
Ben yoluma devam edip, Tünel, Karaköy'den vapurla Kadıköy ve yine metroyla mahallemize ulaştım. Bugünden sonra, hayatın normale döneceğine dair ümidim arttı doğrusu. keşke, aşısızlar ve eksik aşılılar ellerini çabuk tutsa da bu ortak sıkıntılar bir an önce sona erse...
Dip Not:
Bu güzel günün, güzel havanın, vapurla karşıya geçmenin keyfinin fotoğrafları
Üstte soldan saat yönünde, Haydarpaşa, kayıkla balık avlayan, Kızkulesi, uzaktan boğaz girişi ve köprü
A! İnci yeniden mi açıldı?!? Eski inci? Orijinal inci?
YanıtlaSilİnci'nin cadde üzerindeki eski dükkanı kapandığından bir kaç ay sonra yenisi bir sokak içinde açılmıştı; Şehit Muhtar Sokak'ta. Yolun düşerse aklında olsun C.ciğim. :)
SilAma aynı sahibi ve garsonlar mı.. Yoksa sadece ismini alıp devam mı. Şundan sordum, ben röportaj yapmıştım onlarla üniversitedeyken ve benim için özel bir yerdir.. Ama el değiştirdiyse o damarlı mermer masalar olsa bile ne bileyim...
SilYeni yerlerine taşındıklarında, dükkanda aynı kişiler vardı. Araya pandemi girdiğinden, biraz öncesinde de gitmemiş olsam, yaklaşık üç senedir gitmemiştim. Hatta gitmeden önce arkadaşlarla "hala İnci var mı acaba" diye konuştuk.
Silİnci yerinde, garsonlardan emin değilim, tezgahta porsiyonları ayarlayan kişi genç bir adamdı, muhtemelen eskiden o işi yapan bey artık yaşlanmıştır. Şu kadar söyleyeyim, profiterolün tadı yerindeydi. Umarım halen eski aile sürdürüyordur. Gelecek defa gittiğimde sorarım. :)
ah ne iyi yapmışsınız A.ve A.kardeşler ile buluşmakla :)tez zamanda hep birlikte inşallah :)
YanıtlaSilSen taşınınca, yeniden buluşacağız, bekliyoruz seni. :)
SilCan kardeşlerin kim olduğunu anlamam fazla sürmedi :)))
YanıtlaSilİnci'nin profiterolü yeni yerinde aynı güzellikte mi?
Eski blogculardan kim kaldı Serpilciğim, sen bileceksin tabii. :)
SilGüzel güzel profiteroller, bayıla bayıla yedik, özlemişiz. :)