Bugün tepemizden bulut eksik olmadı, rüzgar yine poyraza dönmüş ve sert esiyordu. Ha gayret, önümüzdeki hafta pastırma yazı bekleniyormuş.
* Bugün günün çoğunu ev dışında geçirdim. Sabah kahvaltıdan sonra butik AVM'mize gidip kahve fincanı aldım, yeğenime gönderilmek üzere. Tamirciye gidip bakımdan geçimiş spor ayakkabılarımı aldım; o kadar yürürsem olacağı buydu, ayağımda paralandılar.
** Öğlen saatlerinde yeniden sokağa çıktım karşıya geçmek üzere. Bu defa hedefim Mecidiyeköy'e ulaşmak. Yine vapurla geçer, Tünel'den metroya geçer Mecidiyeköy'e giderim filan hesabındayım. Bizim metrodayken gözüm saate bir ilişti ki, oooo, ben o vapur sefasını yaparsam diş hekimindeki randevuya zor yetişirim. Haydi bakalım, madem çıktım yola, metroya binmişim, metrobüse mi binemeyeceğim?
Böylece, iki seneden sonra bir ilk daha gerçekleşti ve metrobüse de bindim. Eh, az kaldı bir iki derken tüm taşıtlara bineceğim yakın zamanda sanırım.
Diş hekimimiz yıllardır tüm ailenin dişlerini emanet ettiğimiz hekim olmanın yanısıra çok can dostumuz aynı zamanda. Öyle olunca trafik, karşıya geçmek vb konular önemini yitiriyor.
Ağzımda kalan son amalgam dolgunun kenarı düşmüş meğer, o dolgu değişti. Ancak yine bana yine Mecidiyeköy yolları yazılmış anlaşılan, üstteki diş baskı yaptığından, alttaki dişin minesi aşınmış, bir kaplama yapılması gerekecek.
*** Akşam yemeğe oğlum geldi. Yemek yedik, annaneye uğradık, sohbet ettik. Nar soydum, ayıkladım, "mutfaktan bir kaşık alıp gel yavrum" diye seslendim içeriye, çocukluğundaki gibi. O da çocukluğundaki gibi gözleri ışıldayarak geldi, narını aldı. Giderken evden bir iki nevale ekledim yanına. Kocaman adam da olsa, istiyorum ki o da aynı tatlardan eksik kalmasın.
Memleketlim Ahmet Kaya'nın doğum günüymüş bugün. Anmak için Kum Gibi'yi dinlesek mi?
Balkondaki begonvil, kış öncesi veda turunda,
Bugünün gri, bulutlu havasına tezat,
Işıldadıkça göz alıyor.
Günlük tarzı yazıları çok seviyorum. Bir süre sonra dönüp okuduğunuzda güzel anlar yaşatıyor insana. Ayrıca unuttuğumuz bazı şeyleri hatırlamak için akıl defteri görevini görüyor. İki yıldan fazla bir süre gün aksatmadan yazmıştım, yine yazmak için içim gidiyor ama bir türlü şeytanın bacağını kıramıyorum:)
YanıtlaSilHaklısınız, hatırlamak için de, anıları canlandırmak için de günlük yazılanlar çok iyi oluyor. Ve yine haklısınız, her gün yazmak oldukça zorlayıcı, görev edinmek gerekli sürdürebilmek için.
SilTeşekkür ederim, okuduğunuz için. :)
Ahmet Kaya'nın en çok hangi şarkısını seviyorum diye düşündüm. Seçemediğim kadar çok şarkı üşüştü aklıma. Kum gibi de onlardan biriydi. Hep hüzünleniyorum onu dinlerken. bu ülkenin üzerimize yapıştırdığı vicdan azaplarından biri...
YanıtlaSilHem de nasıl vicdan sızlatanlarından, öyle...
SilBenim sevdiklerinden biri de şu: https://youtu.be/GjYL0tPj1M0