8 Eylül Çarşamba

 Bugün, neredeyse bütün gün yoldaydık, bir denizin kıyısından öbür denizin yakınına geldik. Şimdi başımı hareket ettirdikçe içindekiler sallanıyor gibi bir his içindeyim.

* Sabah erkence toparlandık, ancak Bodrum yarımadasının sabah trafiği yüzünden yirmi dakikalık yolu bir saatte alabildik. Trafikten kurtulduktan sonra Milas'tan geçerken zeytin ve peynir için tavsiye edilen Durmaz Marketten küçük bir alışveriş yaptık, sonra ver elini Bafa Gölü. 

Göl kenarında pek çok yeme içme mekanı var. Bizim yolumuz oradan her geçişimizde yıllardır Turgut Restaurant Camping'e düşer. Bodrum'dan kahvaltı yapmadan erkenden çıkmaya çalışırız ki, lezzetli yiyeceklerle dolu bir kahvaltı için Bafa gölü kıyısında duralım, yolculuğa keyif katalım. 

** Bafa'dan çıkıştan sonra kızım nam-ı diğer ailemizin Şoför Nebahat'ının beli ağrımaya başladı. Neden ola dedim, bavul kaldırırken zorlandın mı acaba? Cevap beni güldürdü, "kahvaltıyı beklerken keçiyi sevmeye gitmiştim ya, o sırada  eğilip doğrulurken oldu, sanırım."

Şaka bir yana, uzun yolda bel ağrısı çekmek ve tek şoför olmak Nebahatcığımı epey  yordu. Üstüne bir de İstanbul'a girişteki trafik eklenince, eve sürünerek girdi desem yeridir. Neyse ki, oğlum evdeydi eşya taşımaya yardım etti. 

*** Sanmayın ki bel ağrısı bizim yol üzeri lezzet duraklarımızdan uzak kalmamıza neden oldu. Akşamüstü tam da sabahki müthiş kahvaltıdan sonra artık acıkmaya başlamışken, otoyoldan minik bir sapak yapıp  Orhangazi'de durduk ve yine yıllardır her geçişimizde İnegöl köftesini ve Kemalpaşa tatlısını yemeden geçmediğimiz Dostlar Izgara'da köftelerimizi afiyetle yedik. 

Dip Not:

Üstteki bulutlar sabah Bodrum çıkışından az sonra,

Alttaki bulutlar akşamüstü İstanbul'a yaklaşmaya başladığımızda,

Fotoğrafa tıklarsanız, yolda radyodan dinlediğimiz hoş bir melodiyi bulacaksınız.