Bugün, yine sıcak ve yine güzel bir yaz günüydü. Havada pamuk pamuk bulutlar vardı, esinti biraz serinleten cinstendi.
* Cumartesi günü karşıya geçerken ayağımı sürtmüş olmalıyım, bugün yine karşı kıyı yolları gözüktü bana. Hem bu defa toplu taşıma kullanmam gerekiyordu. Kaç zamandır bakmadığım Şehir Hatları tarifelerini kurcaladım ve bingo! Kaldırılan deniz otobüsü seferlerinin yerini tutacak Bostancı, Karaköy, Kabataş vapur seferleri buldum. Sabah 9:45'i gözüme kestirdim, evden yürüyerek iskeleye gittim. İskeleye vapur değil de "Affet" isimli kocaman motor yanaştı. ( Bir vakitler böyle bir seri motor ismi hakkında yazdığım yazı geldi aklıma. Buldum, burada. ) Bindik, üst kat açığa çıktım, zaten kalabalık değildi, bir uzun sırada iki üç kişi yayıla yayıla oturduk.
Müjdeli haberi vereyim, deniz üstünde müsilaj gözükmüyordu. Tabii, dibe bol miktarda çöktüyse o kadar müjdeli haber değil. En azından denize baktıkça içimi kaplayan bulantı duygusu bitmiş.
** Bugün yazmaya yetişemedim, ilk fırsatta deniz üstünden gözlediğim yerlere ait yazmak istiyorum, bol fotoğraf çektim. İlk defa gördüğüm yapıları size anlatmak istiyorum.
Galiba iki sene oldu, ilk kez Kabataş'tan fünikülere binip Taksim'e çıktım. Bu defa meydana ve inşaatı biten AKM'ye özellikle baktım.
Kızımın gözlüklerini teslim alıp, İstiklal Caddesi boyunca yürüyüp Tünel'e ulaştım. Ve yine iki sene sonra bir ilk, bu defa tünele binip Karaköy'e indim. İskeleden bu defa şehir hatları vapuruna bindim -ki, bu da uzun aradan sonra ilk- Kadıköy'e geçtim.
*** Aslında, başlangıçta, Kadıköy'den uygun bir araçla eve doğru gitmeyi planlamıştım. Yolda kırk senelik arkadaşım S.ciğimle konuştuk. O ve sevgili kocası A. Fenerbahçe Parkı'na geliyorlarmış, daha önce konuşmuş ve birlikte gidelim demiştik. O gün, bu günmüş. Üstelik bugün A.'nın doğum günüydü, parkta mesafeli oturup sohbet ederek kutlamış olduk.
Sonra artık, sıcak fena bastırmak üzereyken, bir taksi bulup kendimi eve attım ve yarım saat kadar koltukta baygın düşüp kaldım.
Dip Not:
Üstte soldan sağa;
Bostancı iskelesinde bekleyen deniz otobüsleri,
"Affet"in üst güvertesinden deniz seyri,
Alt sıra yine soldan sağa;
Fenerbahçe burnu açığındaki çakar ve arkada çakmayan fener,
Moda iskelesine bir selam vermeden geçilir mi?
motora binmeyi, vapurla gezmeyi çoooooook özledim...
YanıtlaSilOfff! Özlenmez mi?
SilVapurda bir sonraki karşı koltukta bir genç kız oturuyordu, yüzünde maskeye rağmen anlaşılan gülümseme vardı. Kendimle paralellik kurup, "vapura bindiğine seviniyordur" diye düşündüm. Belki sadece güzel bir haber almıştı, oysa. :))
İstanbul siz yazdıkça içimde depreşiyor, bir hedef noktamız vardı zaten ama pandemi yüzünden ertelenmişti, bekliyoruz, ama vapurlar füniküler falan da işin içine girince bir off çekiyor işte insan:)) Eğer seyretmediyseniz bir film önereyim, Sevgili Okul Arkadaşım ve Sevgili Şule. Geç saatte başladım ama sonra uyku galip geldi ve çok az izleyip ziyan etmemek için sonraya bıraktım, çok hoş olduğundan eminim, izlemediyseniz seversiniz diye düşünüyorum, Bookshop:)
YanıtlaSilHaklısınız off çekmekte, Sevgili Okul Arkadaşım. Ben de etrafa bakarken bile bol bol off çektim, siz taşralı arkadaşlarımı düşünemiyorum. :))
SilFilmin fragmanına baktım ve hatırladım, filmi seyretmişim, tatlı bir filmdi. Devam etmeye değer, oyuncular çok iyi en başta. :)