Dün gece ve bu sabah, sokaktan gelen çalışan çeşitli motor sesleriyle bitti ve başladı.
Gecenin bir vakti, İSKİ vidanjörü, nasıl olduğunu anlamadığımız şekilde tıkanan ve taşan apartmanın kanalizasyon bağlantısını temizlemek için gelmişti. Sabahın köründe Kadıköy Belediyesinin sokak temizleme ve yıkama aracı harıl harıl çalışıyordu.
* Dinlemeye dün akşamüstü başlayıp, gece tamamladığım bir konserden söz edecektim size ki, az önce bir dost blogun yeni yazısını okurken ne göreyim? Sevgili Okul Arkadaşım bu günkü yazısında aynı konseri yazmamış mı?
Konserin başıyla ilgili olarak düşüncelerimiz çakışıyor. Doğrusu tanımadığım bir sanatçı, üstelik kadın orkestra şefi sınırlı sayıda iken, kendisini yine de bilmiyorum.
Kimmiş, kimlerdenmiş araştırması yapınca, Kanadalı şefimiz Barbara Hannigan'ın aynı zamanda çağdaş opera performanslarıyla tanınan bir soprano ve orkestra şefi olduğunu öğreniyorum.
O vakit anlıyorum, şef kürsüsündeyken gözüme batan, biraz abartılı gelen hareketliliği aslında sahnede büyük hareketler yapmaya alışmış bir opera sanatçısının yansıması.
Konserin son on beş dakikasında orkestra yönetirken şarkı da söylemesi, konserin uzun alkışlarla bitmesine neden oluyor. Sonuç, güzel bir konser dinlemek isterseniz, link burada.
** Bugün sabahla öğle saatlerini annem için tahlil numunesi götürmek, sonuç almak, banka işleri yapmak vb. ile geçirdim. Sonuçlar iyi çıktı, geçen hafta verilen antibiyotik etkili olmuş, rahatladık.
Bu işler için belki üç defa sokağa çıktım, her defasında başka şey giydim, ilkinde kazak, ikincisinde yağmurluk, sonuncusunda daha ince kazak; hava öyle esirikli ve değişkendi.
Uludağ'a kar yağmış bugün, havanın durumu oradan belli gerçekten.
*** Kitapları yavaş okuma konusunda rekor tazeleyip duruyorum. Deli Tarla'yı bu sabah bitirdim sonunda. Sanılmasın ki, beğenmediğimden yavaş okudum. Tam aksine beğendim ve Ekmekcikız'a yazdım.
Şimdi yeni bir kitap seçtim kendime, bakalım bunu ne kadar sündüreceğim?
Dip Not:
Bodrum, Türkbükü, Haziran 2014
Aradan geçmiş yedi yıl. Umarım bu begonvil yerinde kalmış ve yine böyle açmıştır.
Dün yürürken Suadiye'de bir apartmanın girişinde taze açmış begonvil gördüm, yapma sandım, öyle güzel ve parlaktı.
Sevgili Okul Arkadaşım,
YanıtlaSilDün hanımefendiye biraz önyargılı davranmışım sanki, bizim Marcus seyirci eski klasik müzik dinleyicisi gibi sus pus olduğunda derdi ki kasmayın kendinizi eğlenin:) Bu hanımefendinin kariyerine bakmıştım, nedense eremedim yazdığım gibi yıldızına... Fakat bugün gün içinde bu kez internet sitesinden izledim, iş arası... Anladım sanki biraz onu, özür diledim:) Bugün değil ama bir akşam bu kez televizyonda izleyeceğim, salondaymışım gibi hem de:)
Sevgili Okul Arkadaşım,
SilSizin Marcus, sizin orkestranın şefi miydi? Eğlenceli konserler dinlemiş olmalısınız. :)
Bizim sonradan edindiğimiz klasik müzik kültüründe orkestra müziği ciddiyetle oturup, kısmen sıkılarak dinlenen bir müzik olarak algılanırdı. Şimdilerde, dinleyici de şefler de daha rahat. :)
Siz de konserin keyfini sonradan da olsa sürdüyseniz, müzik tanrıları mutlu olmuştur. :)
Bizim orkestra şeflerinden biriydi ama ağırlıkla o yönetirdi, ve Alman ağzıyla çok tatlı Türkçe konuşurdu, çok esprili, sempatik ve şeker adamdı, kesinlikle çok eğlenceli konserler dinledik, hele hele yılbaşı konserleri:)
SilAhh Sevgili Okul Arkadaşım, bir anlatayım dün akşamımı:) Televiyonu 3D yaptım, 3D gözlükleri iyice sildim, taktım, baştan aldım, özür diledim elbette şeften, sonrası anlatılır gibi değil şahsım açısından, hele -izlemeyen ben için- bir ikinci bölüm vardı ki, ve ilk bölümün sonu: Selamlama ama şefin onları tek tek işaretlemesi ve alkışlatması, ne içten ve ne tatlıydı, değil mi.. sonra bazı müzisyenlerin yerinin değişmesi, kadronun biraz azalatılması, sonra ikinci bölümle birlikte izleyicinin iyicene uçması, o da ben:) İlk gün kısa izleyip bıraktığım kısım için utancımdan saklandım elbette, ama şef ben gibi değil, gayet olgun ve yüzüme vurmadı hiçbir şeyi:)
Uzun süre buralarda kalıp, dilimize merak salan, eşi Türk olan birkaç Alman tanımıştım tesadüfen. Dilimizi kesinlikle çok tatlı konuşuyorlar. :)
SilDoğrusu bence de şefimizin orkestrayla kurduğu ilişki ve işin alkış faslındaki hak gözeten ve eğlenceli tutum çok hoştu.
Bir de şefimiz de diğer solistler de çok güzel insanlardı, konserin estetik albenisi yüksekti, kısacası. :)
konseri açtım dinliyorum bile :)
YanıtlaSilDeli Tarla'ya da yarın başlayacağım. izinizdeyim şekerparem :)
Ah efendim, ne şeref benim için, senin beni izlemen, söylediklerime değer vermen. Teşekkür ederim cancağızım. :)
SilSevgili komşum sanırım aynı yürüyüş güzergahında ben de o parlak begonvili gördüm ve yapma olduğunu düşündüm..15 gün önce oradan geçerken görevliler yerleştiriyorlardı.. sonra geçerken tekrar baktım bu defa da canlı gibi geldi..yeri de Suadiye sahilden Tan sokaktan bağdat caddesi, ışıklardan karşıya köşedeki Le pain quotidien pastane/fırından sokağa girince (Havacı Binbaşı Mehmet sokak) hemen sağdaki 3 veya 4 .evin kapısı... merak ettim geçerken tekrar bakacağım..zehir hafiye iş başında..Pandemi sen nelere kadirsin !!!..
YanıtlaSilSevgili Komşum,
SilTam isabet! Tebrikler, nokta atışı yaptınız. :))
Gerçekten o kadar parlak renkli olmasına huylandım, ama, karşı kaldırımdan gördüğüm basbayağı dalıyla, köküyle orada bir begonvil olduğuydu.
Yanına gidip dokunmadım, çünkü, kapının önünde iki-üç kişi konuşuyordu. Pardon, bi çekilir misiniz begonvili kontrol edecektim, diyemedim, doğrusu. :))
Ancak, yazının içindeki "yerleştiriyorlardı" ifadesi şüphelerimizi doğrular nitelikte, bir taraftan da.
Bakalım, oraya ilk kimin yolu düşecek tekrar. :)
Begonviller ne güzel, içimi açtı. Deli Tarla'yı epeydir merak ediyordum, beğenmenize sevindim. En kısa zamanda alıp okumak gerek.
YanıtlaSilBegonviller gerçekten çok güzeldi, bugün gibi aklımd. Mevsim başındaydı ve sırf çiçekçi, henüz yaprakları çıkmamıştı. :)
SilDeli Tarla'yı alırsanız seversiniz, umarım.