3 Mayıs 2021 Pazartesi

3 Mayıs Pazartesi

Bugün de bahardan yaza dönmüş gibi duran bir gün geçirdik.

*  Sabah uyandığımda dün gece uyumadan hemen önce  "uyanırım canım nasılsa, saati kurmaya ne gerek var" düşüncesiyle aklımdan geçen  günün işini hatırladığımda biraz heyecanlandım. 
Toparlanıp çıktım, 9:40'daki aşı randevusu için aile hekimliğimize gittim. Pek kimse yoktu, ad soyad sorgusu yapılınca, hemşire hanım "sizin alerjiniz varmış, aşınızı hastanede olmalısınız" dedi.
İlk aşımı bir ay önce alerjik geçmişim nedeniyle hastanede olmuştum. Bir sorun olmadan geçtiği ve asıl önemlisi hastaneden randevu bulamadığım için, ikinci randevuyu aile hekimliğinden almıştım. 
Bunu hemşire hanıma da anlattım, o diretti, "alerji önemli, burada imkanımız yok, terslik olursa ambulans gelene dek..." diyerek gerekçeler sıraladı. Sonra ekledi, "alınmış randevunuz var, hangi hastaneye gitseniz, sistemden görüp aşınızı yaparlar, daha önce de gönderdik, sorun olmadı" dedi.
Baktım, tartışmak işe yaramayacak, çıkıp geçen defa aşı olduğum yakınımızdaki hastaneye gittim. Resepsiyondaki hemşire önce, 182 dedi, randevu dedi filan, ben ısrar edince aşı hemşiresini aradı, hemşire yanına çıkmamı istemiş, gittim. Hemşire hanım "şu anda elimizde bugüne yetecek aşı yok, aşılar 10.00-10:30 arasında geliyor, bekleyin, yeteri kadar aşı gelirse yapalım" dedi.
Evim yakın, gideyim, sonra geleyim diyerek, adımı, telefonumu bıraktım, eve gittim.
Anneme kahvaltı hazırladım, içim rahat etmedi, hastaneyi aradım, ancak aşı odası cevap vermedi. Doğrusu huylandım, toparlanıp hastaneye gitmek üzere yola çıktım, telefonum çaldı, hemşire "aşı geldi, buyurun", dedi. Gidip aşımı oldum, biraz bahçede bekledim, sonra eve döndüm.

** Aşı için gidiş gelişler sayesinde bugünkü yürüyüşümü yapmış oldum. 
Aşı hallolup içim rahatlamışken, bir de E.ciğimle küçük bir mola meditasyonumuzu yapınca, tam süper oldu. Bu defa daha çok nefes çalıştık, derin nefesler alıp vermek iyi geldi.

*** Öğleden sonranın en önemli faaliyeti İKSV Film Festivali filmlerinden bir tane daha izlemek oldu.
Falling / Düşüş, oyuncu olarak tanıdığımız, aslında on parmağında on marifet bir sanatçı olan  Viggo Mortensen'in senaryosunu yazıp, aynı zamanda yönettiği bir aile draması idi.
Etkilenerek izledim. Filmin bağlantısı burada. 


Dip Not:
Bahçe duvarının zayıf düşüp çatlamış köşesi
O çatlağı uygun görüp yerleşmiş tohumdan çıkan mine çiçeği
yaşama tutkusu mu, doğanın gücü mü?

6 yorum:

  1. Ay bir an olmayacaksınız diye aklım çıktı... Ne macera! Geçmiş olsun <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya işte bizim buralarda maceralar böyle oluyor ve bir sır vereyim, hiç eksilmiyor, hep macera hep. :)))

      Sil
  2. Şifa olsun Ekmekçim, antikorun bol, virüsün hiç olsun. Filmdeki moruk neydi yahu öyle, banyo terliğiyle ağzına ağzına vuracaksın. Ne sabırlı oğuldu garibim ya...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Leylakcığım, amin. :)

      Filmdeki moruk, gerçekten tahammüllerden uzak bir adamdı. Fakat ilginç tarafı, her şeye rağmen, çocukları onu sevmekten vazgeçmemişler gibi duruyor. Uzaklaşmışlar ama, ihtiyaç halinde yanındalar.

      Sil
  3. bugün sen 2., ablam 1.aşınızı oldunuz. darısı başıma :) şifa olsun canımcığım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Darısı başına gerçekten, dünden beri hastalık konusunda daha az geriliyorum sanki. Bir çeşit moral. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!